Türkiyede iktidar erkini eline geçirmeyi başarmış hiç bir siyasi akım derinlikli bir insan hakları algısına sahip olmadı.
Devletlerin eğemenliğine kastetme aracı olarak yorumlanan bu kavram, toplum içinde de olumsuz bir çağrışımı yaratıyor.AKP iktidarının temel argümanı Kürtler,Aleviler,Romanlar ve benzeri diğer ayrımcılığa uğrayan kesimlerin hak savunuculuğunu en ileri biçimiyle yaptığı yönünde.
AKP,nin on yıllık süreçte attığı adımlar iyi okunursa AKP,nin evrensel insan haklarına ne kadar yabancı olduğu kolaylıkla anlaşılır.AKP yıllanmış milliyetçiler ve kendi öz kaynağı olan milli görüşçülerden devşirdiği kadroların mevcut devlet bürokrasinin üçüncü dünyacı bakışıyla harmanından ortaya çıkardığı felsefesini attığı her adımdan hissettiriyor.
AKP,ye göre sağlanan her hak bir lütuf ve kendi yaptıklarını şimdiye kadar kimseler yapmaya cesaret edemediği için bu hakların hayattaki karşılığının da hiç bir önemi yok.
Bütün partiler yeni bir anayasadan söz ediyor. Çeşitli toplumsal gruplar sorunların yeni bir anayasayla çözüm yoluna gireceğini ilan ederken, kimsenin yeni bir anayasadan kaçma şansı yok. Ama yeni anayasa nasıl bir anayasa olacak
Neredeyse ortak olan bir endişe var.AKP kendi bildiğince bir anayasa yapacak,sonrada alın size sivil bir anayasa diyecek.Bence bu haklı bir kaygı.Özellikle anayasa değişiklik paketi ve referandum sürecini düşündüğümüzde,benim anayasam bu,işinize gelirse der.
AKPYE DESTEK VEREN ÇEVRELER BİLE kaygı taşıyor.
Anayasa tartışmaları yapılırken, şu anda nasıl bir uygulama içindeyse,onun yapacağı anayasada tas tamam öyle olacaktır.
Bunun aksini düşünmek mümkün mü.AKP hükümeti var olan anayasanın kendisine verdiği bütün zülum olanaklarını başta Kürt halkı ve diğer halklara bilerek ve isteyerek uyguluyor.O nedenle AKP,nin Türkiyeye demokrasi getirecek bir anayasa anlayışından uzak olduğu çok açıktır.
TV Ekranlarında İngilizceyi öğretirken ne kadar cömertse Kürt çocuklarının kendi dillerini öğrenmesinde de bir o kadar cimri.
AKP,nin demokratik bir anayasa yapacağına kim inanır.AKP,nin nasıl bir anayasa yapacağı onun sola ve Kürt halkına karşı takındığı tavırdan kolayca anlaşılır.Türkiye’nin her yerinde,yüzleri aşan gözaltı ve tutuklamalar ile yeni anayasanın demokratik olacağı vaadi bağdaşabilir mi
Başbakan en geniş anlamda katılım sağlayacağız. Bunu gerçekleştirebileceğimiz bir meclis tablosu arzu ediyoruz diyor.
AKP,nin parlak sözler etmekte üstüne yok zaten.Madem geniş katılımdan söz ediyorsunuz,madem anayasa yeni meclisin onayından geçecek,niye seçim barajını kaldırmıyorsunuz.Kaldır o zaman seçim barajını.Toplumun bütün kesimleri mecliste yerini alsın.
Başbakanın bir başka parlak cümlesi de şu.
Anayasayı halk yapacak diyor. AKP kendi yarattığı, kendi desteklediği bir halk desteği sivil inisiyatif olarak, meclisteki çoğunluğuna yaslanarak önümüze bir AKP anayasası koyacak.
Demokratik bir anayasanın işaretleri bellidir.
Yeni anayasayı hazırlama sürecinde insan haklarının evrensel değerlerine samimiyetle inan demokratik unsurların parlamentoda yer alması,iç barışın yeniden inşası için gereğinin yapılmasıdır.Bunlar söz değildir.
Eğer KCK davalarından tutukluların serbest bırakılırsa, sistematik gözaltılar ve tutuklamalar son bulursa, ırkçı söylemler ortadan kalkarsa işte bu ve benzer belirtiler ortaya çıkarsa, insanlar ancak o zaman evet demokratik bir anayasa tünelin ucunda görünüyor diyeceklerdir.
Dileğimiz bu demokratik unsurların evrensel insan hakları birikimini yeni anayasanın omurgasında kullanabilmeleri. Doğrusu karşılarında duran yerleşik algıyı gördükçe işlerinin hiçte kolay olmadığını söylemek gerekiyor.
Şimdi tünelin ucunda çıkması muhtemel bir büyük soru işareti duruyor.
