SON DAKİKA

HALKLARIN DEMOKRATİK KONGRESİ

17 Ekim, 2011 19:32 Güncelleme: 17 Ekim, 2011 19:32     HALKLARIN DEMOKRATİK KONGRESİ

Mehmet YARDIMCI

Yazar
Bir önceki yazımda Kongre girişimi veya Kongre Hareketi ile ilgili kısa bilgiler vermiştim.Bu gün, sizlere 15-16 Ekim 2011 günlerinde Ankara'da yapılan toplantı ile ilgili kısaca bilgi vermek istiyorum.O toplantıya bir Kürt bireyi,bir yazar olarak ve Adana delegasyonu adına katılmıştım. O toplantıdan 2 gün önce Adana'da yapılan Halk toplantısını da yönetenlerden biriydim.Adana'daki toplantının ilginç bir kaç anektodunu paylaşmak istiyorum: Sol bir partinin İl Başkanı şunları söylüyordu: ''Ben halen neden ayrı ayrı partilerde örgütlendiğimize bir anlam veremiyorum.'' Bu aynı zamanda bir samimiyetin ve itirafın kendisiydi.Çukurova Üniversitesi'nde öğrenci olan Xece heyecanlı heyecanlı şöyle diyordu: ''Evimiz Diyarbakır'da Askeri hava alanına yakındır.Ne zaman orada askeri uçaklar havalansa annem ağlamaklı bir sesle dizlerini döverek; 'Eyvah! yine çocuklarımızı öldürmeye gidiyorlar' diye ağıt yakar.'' Xece'nin bu sözleri salonda büyük alkışlar toplamştı.Başka bir Sosyalist hareketten deneyimli biri gür ve tok sesiyle şöyle seslenmişti: ''Bizler şimdiye kadar tek tek mücadele ettik, birlikte öldük.Bundan böyle birlikte mücadele edip birlikte öleceğiz'' diyordu...

Ankara'daki toplantı çok daha renkliydi.Değişik simalar çok daha fazlaydı. Kürtler orada daha azdı diyebiliriz.Divanın arkasındaki duvarda 13 ayrı dilde ''BİRLEŞİYORUZ '' yazısı çok etkileyici ve dikkat çekiciydi.Kürt ve Türk birçok yazar ve sanatçı gönüllü olarak aramızdaydı. Suavi ve Ferhat Tunç vb.Her dil ve her halk adına bir delege bizleri kendi dillerinde selamladı.

 

Lazca,Süryanice,Arapça,Keldanice,Gürcüce,Nusayrice,Romance,Pomakça,Dımılice /Zazaca),Rumca
Kurmanci,ve Zenciler o salonun çok renkli bir mozayiği olmuştu.Zenci delegenini bizleri Türkçe selamlaması yüreğimizi parçalamıştı.Şöyle diyordu Zenci kardeşimiz: ''Dilimiz gitti,sadece rengimiz kaldı.Ben de ancak sizi Türkçe selamlayabildim'' demişti.O an bir kez daha anladım ki; bir dilin ölümü bir halkın ölümü demektir.Yanımda oturanlar sevinçlerini şu cümlelerle dile getiriyorlardı: ''Şimdiye kadar denedik olmadı,ama bu kez bu sütten yoğurt yapabileceğiz.'' Bu söylem başlı başına bir güven ve özverinin ifadesiydi.

 

Açılış konuşmasını yapan Akın Birdal, bu hareketi Özgürlük ve Demokrasi Bloku'na oradan da Şeyh Said ve Seyid Rıza'nın sistem karşısındaki başeğmez direnişlerine kadar dayandırıyordu.

İlk konuşmayı yapan Ertuğrul Kürkçü'yü salon dakikalarca ayakta alkışlamıştı.Kürkçü özetle şunları söylemişti:''Birlikte yürüme,yeni bir yaşam,yeni bir uygarlık,yeni bir yol keşfediyoruz. Geçmişimiz sırtımızda taşıdığımız bir pelerindir.Geçmişimizin hepsine sahip çıkıyoruz. Kapitalist Uygarlığı redediyoruz.Kürtler özgürleşmeden Türkler özgürleşemez.Kendimiz gibi olmak için yola çıkıyoruz.Kürt Halkının özgürlüğü için savaşmayanlara Sosyalist denmez.Bir olacağız! İri olacağız!Diri olacağız'' diyordu. Kürkçü'nün konuşması sırasında Türkiye'nin siyasi fotoğrafı kendiliğinden beynimde canlandı.12 Mart,Kızıldere,12 Eylül Diyarbakır zindanı,Faili meçhuller vb...

 

Sırrı Süreyya Önder'in Kongreyi Türkler adına selamlaması da apayrı bir güzellikti.Ayrıca Romanlara verdiği değer daha da anlamlıydı.Belki de en öğretici konuşması şu sözleriydi : ''Bir Türk,bir Kürt ve bir Ermeni birlikte bir Türkün bahçesine erik almak için girmişler.Bahçe sahibi olan Türk bunları yakalamış.Önce onlara demiş ki,ikiniz de müslümansınız siz girdiniz peki gavur olan bu Ermeni'yi neden girdirdiniz diyerek Ermeni'nin dövülmesine göz yummuşlar.Sonra da Türk olan dönerek Peki sen bendensin girdin,ya bu Kürdi neden girdirdin diyerek Kürdün dayak yemesine de ses çıkarmamışlar.Sonra da diğerini döverek kovmuş ve onlardan kurtulmuş.Üç arkadaş yedikleri dayakla yolda gelirken tartışmışlar.Bizden üç kişiydik bir kişiden dayak yedik demişler.Kürt demiş ki, eğer biz Ermeni'yi dövdürmeseydik biz de dayak yemezdik.Demek ki hata bizdedir.''

Gültan Kışanak: ''21.yüz yılda güçlü bir dalga gelişiyor.Gereğini yapmazsak tarih bizi yargılar, torunlarımız bizi sorgular'' diyordu.

İki gün süren coşkulu ve heyecanlı kongre sonucunda program ve tüzük yapılan değişiklik önerileriyle yeniden düzenlenerek oylarımızla kabul edildi. Kongrenin ismi HALKLARIN DEMOKTATİK KONGRESİ ( H D K ) olarak değiştirildi.

Dileriz ve umarız ki, bu hareket Türkiye'de BARIŞIN ve DEMOKRASİNİN önündeki engelleri kaldırır.






Yorum Ekle