BİTLİS - Rojava'da El Kaide'ye bağlı El-Nusra çetelerinin İslami argümanları kullanarak Kürtler üzerinde uyguladıkları katliamlara Kürt şeyhleri ve seydaları, tepkilerini dile getirmeye devam ediyor. Nakşibendi Tarikatı'nın önemli kollarından Seyidoğlu Medresesi öncü ve seyitlerinden olan Seyit Hayrettin Merci, Rojava'daki gelişmelere ilişkin DİHA'ya değerlendirmelerde bulundu.
'Bizlerden iktidarları lehine çalışma yürütmemizi istendiler'
Nakşibendi Tarikatı'na bağlı faaliyet yürüten Seyitoğlu medreselerinin Bitlis, Kayseri, Isparta, Uludere (Qıleban) ve İstanbul gibi Türkiye'nin bir çok yerinde faaliyet yürüttüğünü belirten Merci, devletin tarikatlara ve cemaatlere maddi destek vererek kendi kontrollerine aldığını söyledi. AKP hükümetinin yerel cemaatleri kendine bağlamaya çalıştığına dikkat çeken Merci, "AKP hükümeti yerel cemaatleri kendine bağlamaya çalışıyor ve bu konuda da başarılı oldu diyebiliriz. Başkaları üzerinden bizimle de görüşmeye geldiler, bir çok vaatte bulundular ve bulundukları vaatlerin çoğu maddi imkanlar üzerineydi. Bizlerden istedikleri şey ise, siyasi iktidarları lehine çalışma yürütmekti. Tabii ki biz bunları reddettik ve bağımsız faaliyet yürüttüğümüzü söyledik. Bu söylemlerimizin akabinde Nakşibendi kolundan olan ve şu an Denizli'de ikamet eden dini kanat önderleri cemaatimizi dışlamaya başladı. Türkiye'de birçok cemaat ve tarikatlar tarafından dışlanmaya başlandık ve son bir yıldır cemaat faaliyetlerimizi bağımsız yürütüyoruz" diye belirtti.
'Ermeniler ve Aleviler üzerindeki katliam politikaları Rojava'daki ile aynı'
Rojava'daki gelişmeleri değerlendiren Merci, "Geçmiş tarihimize baktığımızda Türkiye'de Kürtler içerisinde şeyh ve seydaların fetvaları üzerinden Ermeniler, Yezidiler ve Aleviler üzerinde katliam politikaları yaşandı. Bugünde Rojava'da yaşanan bunun aynısıdır. Bugün Rojava'da yaşananlara Şii ve Sunni çatışması olarak yansıtanlar var. Ama orada yaşananlar Arapların Kürtler üzerindeki baskısından başka bir şey değildir" dedi. El-Kaide'ye bağlı olan El-Nusra çetelerinin Rojava'da Kürtlere yönelik saldırılarına değinen Merci, "Kürtler üzerine İslamiyet adına saldıran ve katliam yaratan kendine El-Nusra örgütü diyen çete yapılanması bırakın Müslüman olmayı daha insanlıktan nasibini almamış. Kendine Müslüman diyen bir hareket ilk önce Hz. Muhammed peygamberimizin hadislerine ve hayatlarına bakmalıdır. Nasıl savaşmış, insanları İslamiyet'e nasıl katmış, bir Müslüman'ın bunları bilmeleri gerekir. Bugün El-Nusra çetesinin Kürtlere yaptığı vahşeti İslamiyet'in hiçbir yerine sığdıramazsınız. İslamiyet'te katliam ve vahşet yoktur."
'AKP'ye oy vermek, Rojava'da Kürt kanın dökülmesine rıza göstermektir'
AKP hükümetinin El-Nusra çetelerine destek verdiğini ve Başbakan Erdoğan'ın Mısır'da yaşananlara duyarlı iken Kürtlere yapılan vahşete sessiz kaldığına işaret eden Merci, şöyle konuştu: "AKP hükümeti bugün El-Nusra çetesine maddi ve manevi her türlü desteği veriyor. Orada yapılan Kürt katliamına da göz yumuyor. Mısır'da yaşanan ölümlere gözyaşı döken Başbakan yanı başındaki yangını görmüyor, tersine yapılan katliama destek veriyor. Türkiye'de yaşanan savaşın Suriye veya Mısır'da yaşandığını sanmıyorum. Başbakan'ın Mısır için döktüğü gözyaşları timsah gözyaşlarıdır. Şeriata göre 'kendi evinde yangın varsa yanı başında da ev yanıyorsa önce kendi evinin yangını söndürürsün ki karşı eve yardımcı olasın' deniliyor. Yıllardır Türkiye'de bir zulüm yaşandı ve bunu sözde din alimleri ve önde gelenleri sürekli sakladı. Bu sözde alimler geçmişte de günümüzde de hep devlet yanlısı oldular zulümlerine göz yumdular. AKP hükümeti bugün yanı başımızda katliamcılara destek veriyorsa tek suçlu o değildir. İslamiyet'te rıza göstermek diye bir kural vardır. AKP'ye oy vermek, Rojava'da Kürt kanın dökülmesine rıza göstermektir."
'El Nusra çetelerine destek verenler cemaatler devlet desteklidir'
El-Nusra çetelerine destek veren cemaatlere değinen Merci, "Türkiye'de sözde İslamiyet adına faaliyet yürüten cemaatler ve derneklerin birçoğu devlet desteklidir. Bunlar da devlet içinde devlet olmuş yapılara bölünmüştür. Bugün devlet, bütün cemaatlere maddi destek veriyor. Ama cemaatlere 'ben zulüm edeceğim ama sen bu zulmü yapılmamış gibi göstereceksin, ben devletliğimi yapıyorum sende cemaatliğini yapacaksın' diyor. Devlet 'ben Suriye'de Kürtlere zulüm yapacağım sen bunu etki alanındaki tüm insanlara farklı yansıtacaksın' diyor. Mantık budur. Türkiye'de ki bütün cemaatlerin işleyişini bu şekilde yürütüyor. Çünkü onlar Allah adına faaliyet yürütmüyor. Hepsi çıkara ve maddiyata boğulmuş durumda, kendilerine saltanatlar kurmuşlar. Cemaatler artık işyerlerine, fabrikalara ve büyük basın yayın kuruluşlarına sahipler. Bunları nasıl elde ediyorlar. Türkiye'de cemaatler ve devlet özdeşleşmiş durumdalar, devlet ve cemaatler et ve tırnak gibiler" şeklinde konuştu.
Merci, "Bütün cemaatlere sesleniyorum; eğer ki Allah adına bir şey yapıyorsanız. Kürtler üzerindeki bu katliama karşı elinizden bir şey gelmiyorsa bile en azından bu olayı kınayın. Aksi taktirde Allah'ın ayetlerine peygamberimizin hadislerine karşı gelmiş olursunuz" dedi.
HAKAN YILMAZ - DİHA