SON DAKİKA

Hakkari'den hasta tutuklular ile ilgili açıklama

İHD Hakkari Şubesi hasta tutukluların durumuna dikkat çekmek için Hakkari Kapalı Cezaevi önünde basın açıklaması yapıp 5 dakikalık oturma eylemi düzenledi. 16 Aralık, 2013 07:52 Güncelleme: 16 Aralık, 2013 07:52 Hakkari'den hasta tutuklular ile ilgili açıklama

İnsan Hakları Hastası etkinlikleri devam ederken, İHD Hakkari Şubesi cezaevindeki hasta tutsakların durumlarına dikkat çekmek için Hakkari Kapalı Cezaevi önünde basın açıklaması yapıp 5 dakikalık oturma eylemi düzenledi.

İHD Hakkari Şube Başkanlığı öncülüğündeki açıklama ve oturma eylemine İHD Hakkari Şube Başkanı İsmail Akbulut,  BDP İl Eş Başkanları Rahmi Kurt, Esmer Tekin, Hakkari Belediye Başkan Vekili Ahmet Taş, İl Genel Meclisi Başkanı Ahmet Korkmaz, HDP İl Eş Başkanı Rahmi Temel, MEYA-DER Başkanı Ramazan Elmas, KESK Dönem sözcüsü Yusuf Demir, HESOP Başkanı Arif Koparan, Esnaf Odası Başkanı İsmail Akboğa, kentteki sivil toplum örgütü temsilcileri ve vatandaşlar destek verdi.

Açıklamaya katılanlar 'Hasta tutsaklara Özgürlük' ve 'İnsan hakları ile vardır' dövizleri ile Hakkarili hasta tutsak Hasan Kaçar'ın fotoğrafını taşıdı.

Basın açıklamasını okuyan İHD Hakkari Şube Başkanı İsmail Akbulut, son 7 yılda cezaevlerine gönderilenlerin sayısının hızla yükseldiğini belirterek, sayının 2013 yılında 140 bin 520 olduğunu söyledi.

Akbulut, cezaevlerinde hasta mahkumların sağlık sorunları yaşadıklarını ve bunlardan 14'ünün çeşitli tarihlerde yaşamını yitirdiğini ifade etti.

İHD'nin verilerine göre, 3 Kasım 2013 itibari ile şu anda cezaevlerinde 163'ü ağır olmak üzere 544 tutsağın bulunduğuna dikkat çeken Akbulut,"F tipi cezaevlerindeki tecritte dayalı koşullar, tutuklu ve hükümlülerin ruh ve beden bütünlüklerini tehdit etmektedir. Bu durum özellikle hasta tutuklu ve hükümlüler için insani olmayan bir tablonun ortaya çıkmasına neden olurken, hasta tutuklular bir veda hakkına dahi erişemeden yaşamlarını yitirmektedir" dedi

Akbulut İHD'nin hasta tutuklular ile ilgili taleplerini şu şekilde sıraladı

1- Cumhurbaşkanlığının özel af niteliğinde cezanın kaldırılması ile ilgili prosedüründe değişiklik yapılmalıdır. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 01.01.2006 tarih ve 20 sayılı Genelgesi'nde özel af taleplerinde yapılması gereken işlemler belirtilmiştir. Bu işlemler arasında hükümlünün tam teşekküllü bir devlet hastanesi sağlık kurulundan alacağı sağlık raporunun onaylanmak üzere Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi, bu yetmezmiş gibi Adli Tıp Kurumu isterse hükümlünün Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi gerektiği belirtilmektedir. Adli Tıp Kurumu tekelinin genelge ile kabul edilmesi önemli sorunlara sebep olmaktadır. Nitekim bu kadar çok sayıda ağır mahpus olmasına rağmen af yetkisinin sınırlı olarak kullanılması prosedürün mahpus aleyhine olduğunu göstermektedir. Bu prosedürde Adli Tıp Kurumu devreden çıkarılmalı, tam teşekküllü devlet hastanelerinin verecekleri raporlar yeterli görülmelidir.

2- 5275 sayılı İnfaz Kanunun 16. maddesinin 3. fıkrasında cezanın infazının ertelenmesiyle ilgili olarak Adalet Bakanlığı'nca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenen raporlarının Adli Tıp Kurumu'nun onayına sunulması ile ilgili düzenlemenin kaldırılması gerekmektedir. Uygulamada Adli Tıp Kurumu tam teşekküllü hastanelerin vermiş olduğu raporları onaylamak için hasta mahpusu da İstanbul'a çağırmakta, bu durum başlı başına bir eziyet halini almaktadır. Adli Tıp Kurumu genellikle de verilen raporları onaylamamaktadır. Bu nedenle yasanın bu hükmünün değiştirilerek hapis cezasının hastalık nedeniyle ertelenmesinin Adli Tıp tekelinden çıkarılması gerekir.

3- 5275 sayılı İnfaz Kanununun 16. maddesinde Ocak ayında yapılan değişikliğe bile Adli Tıp Kurumu direnmektedir. Kanun değişikliği ile hayati tehlike kriteri yerine yaşamını tek başına idame ettirememe kriteri getirilmiştir. Ancak bunun yanı sıra Cumhuriyet Savcılarına geniş bir taktir yetkisi tanınarak toplum güvenliği bakımından tehlikeli kabul edilecek mahpusların hastalığına rağmen tahliye edilmemesi düzenlenmiştir. Nitekim bu hüküm gerekçe gösterilerek Metris Cezaevinde hükümlü olarak tutulan Ramazan Özalp, Adli Tıp Kurumunun cezaevinde kalamaz raporu vermesine rağmen tahliye edilmemiştir. Kanundaki bu kriterin mutlaka kaldırılması gerekmektedir.

4- Adli Tıp Kurumunun resmi bilirkişi tekeli kaldırılmalıdır. Bilimsel kriterlerden ziyade bilimsel olmayan kriterler ile hareket eden ve tamamen siyasal iktidarın etkisinde olan Adli Tıp Kurumu'nun bu tekeli kaldırılmalı, üniversitelerin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlıkları veya Sağlık Bakanlığı'nın Eğitim ve Araştırma Hastaneleri gibi kurumların bilirkişilik vasfı kabul edilmeli, buna göre düzenlemeler yapılmalıdır.

5- Adalet Bakanlığı, İçişleri ve Sağlık Bakanlığı arasındaki Üçlü ve İkili Protokoller İnfaz Yasasının 71. maddesi ile uluslararası kurallara ve etik ilkelere uygun değildir. Bu protokollerle hasta mahpusların sağlık sorunlarının çözülemediği ve yeni bazı sorunları beraberinde getirdiği (kelepçeli muayene gibi) bilinmektedir. Adalet Bakanlığı'nın bir an önce hapishanelere hastane ve revir yaparak nitelikli personel ( Uzman doktor gibi) ihtiyacını karşılaması gerekmektedir.

6- Özellikle F Tipi hapishanelere geçildikten sonra bu hapishanelerdeki tecrit koşulları hastalıkları tetiklemekte ve mahpusların hastalıklarının hızlı bir şekilde ilerlemesine neden olmaktadır. Tecrit uygulamaları bir nevi mahpusu çürütme politikası olarak uygulanmaktadır. Dolayısıyla hapishanelerdeki tecrit uygulamasına son verilmelidir.

7- Hapishanelerde beslenme, havalandırma ve spor yapma imkanları iyileştirilerek ve hijyen sağlanarak, mahpusların beden ve ruh sağlıklarının korunmasına yardımcı olunmalıdır.

8- 5275 sayılı kanundaki adli-siyasi ayrımı yapılarak siyasilere daha ağır ve daha fazla infazı düzenleyen hükümler kaldırılmalı, kanun bir bütün olarak, özgürlüğünden yoksun bırakılan ya da hapsedilen kişilerin korunması ile ilgili BM kurallarına uygun hale getirilmelidir.

9- Bir önceki yasama döneminde TBMM tarafından onaylanan İşkenceye Karşı Sözleşmenin seçmeli protokolü uyarınca 1 yıl içerisinde oluşturulması öngörülen ulusal önleme mekanizmasının sivil toplum kuruluşları ve demokratik kitle örgütlerinden oluşması gerekmektedir. Böylece hapishanelerin etkili bir şekilde denetlenmesi sağlanmalıdır.

10- Hapishanelerdeki sağlık koşulları düzeltilinceye kadar Adalet Bakanlığı'nın acilen tüm hapishanelerdeki sağlık sorunu olan mahpusları sağlık kontrolünden geçirmesi ve bunların kayıtlarını tutması sağlanmalıdır.

Hasta mahpusların derhal serbest bırakılmasını istenen açıklamanın ardından açıklamaya katılanlar 5 dakikalık oturma eyleminin ardından cezaevi önünde ayrıldı.
dsc_7574.20131215160014.jpg
img_0114.jpg
img_0134.20131215155848.jpg
img_0120.jpgekle1.20131215160330.jpgeklesimdi.jpgekle.20131215161206.jpg

 

Yorum Ekle