SON DAKİKA

Eski Bayramlar

Gelin 50 yıl öncesine zaman tünelinde bir yolculuk yapalım. Eski bayramlar nasıl olurdu? O dönem de Doğubayazıt'ta bayramda neler yapılırdı? 25 Mayıs, 2020 04:15 Güncelleme: 25 Mayıs, 2020 04:15 Eski Bayramlar

Eski Bayramlar

Eski Bayramlar Nasıl kutlanırdı?

Gelin 50 yıl öncesine zaman tünelinde bir yolculuk yapalım.

Eski bayramlar nasıl olurdu? O dönem de Doğubayazıt'ta bayramda neler yapılırdı?

50 yıl önce Doğubayazıt gerek nüfus oranı yönünde ve gerekse yerleşim alanı olarak küçük bir ilçeydi.

Zira 1927 yılında tenzili rütbe edilerek İl'den ilçe'ye laik görülen    Doğubayazıt halkı bu haksızlığa karşı göç ederek tepkilerini göstermişlerdir.

Bir kısım Doğubayazıtlılar Iğdır ve Erciş'e gidip, orada Beyazıt mahallesi oluşturmuşlardır.

Bir kısım da Kahraman Maraş'a göç etti.

Doğubayazıt'ın İl'den ilçe'ye düşüşünde rol oynayan ekâbir takımı ise halkın tepkisi dışında Ağrı'ya yerleştiler.

Evet, şimdi eski bayramlara dönelim…

Bayrama birkaç gün kala önce bayram hazırlıkları başlardı. Aile reisleri evin gereksinmelerini karşılarlardı. Ramazan bayramı süresince fırınlar açık olmadığı için üç günlük ekmek stoku yapılırdı.

Çocuklara yeni giysiler alınırdı. Kundura ayakkabı yaygın değildi.    Lastik cislavit alındığın da çocukların neşesine diyecek yoktu… 

Mahallede ki yoksulların gereksinimleri mahalleliler müşterek hazırlarlardı.

Bayramın gelişini bir gün önce Lal Fero lakaplı Ferit dayı (Tosun) bugünkü Ehmedê Xanî Talebe yurdunun üstündeki tepede bulunan geviri sipi (beyazaş) tabir edilen taşı yanında birden fazla top atışı ile müjdelerdi…

Bayram sabahı kenttin tek toprak camisinde İmam Lezgi Çavuş'un(Yıldız )bayram namazını kıldırmasında sonra bayramlaşma başlardı. Kabristan ziyaret edilir eş ve dostların bayramına gidilirdi…

Çocuklar guruplar halinde ev ev dolaşarak bayram kutlamaları yaparlardı. O dönemde çocuklara leblebi ve üzüm verilirdi.

Ama bazı istisnalar vardı… Bugünkü büyük pasajın bulunduğu yerde Laz Maksut ile oğlu Halit Güney'in evi bulunurdu. Onlar bayrama gelen çocuklara şekerleme ve çikolata ikram ederlerdi. Onun için bu evin önünde çocuk sıra kuyruğu oluşurdu. Ben defalarca sıra kuyruğuna girip birden fazla çikolata veya şekerleme alırdım. Maksut amcanın çok yürekli, çok insancıl eşi Makbule teyze şekerleme ve çikolata dağıtımını yaptığı için, benim ve benim gibi çocukların birden fazla sıra kuyruğuna girmesini fark eder, ama çaktırmazdı… Okşardı yüzümüzü ve gülümserdi… Nur için yat sen emi!

Bugünkü tugayın içinde bulunan askeri gazinonun aşağısında yuvarlak ve yeşil renkli toprak'tan yapılmış subay evleri vardı. Bu evler de bayrama gelen çocuklara çikolata ve şekerleme ikram edilirdi.

Doğubayazıt'ın eşraflarından Ali Dumlu'nun bayramına Doğubayazıt'ın tümü gider...

Ali amcanın MODO lakaplı bir kardeşi vardı. Memet amca. Memet Amca'nın evi Ali Dumlu'nun evine giden cadde üzerindeydi. Ali Amcanın bayramına gidipte  Modo amcanın bayramına gitmemezlik olmazdı… Çünkü kapıya  çıkarak Ali Dumlu'nun evine gidenlere; "her kî nêyi êydamın…" (kim ki gelmese bayramıma…) kalayı basardı… Herkes modo amcanın bu söylevine alışmıştı. Gülüp geçerlerdi…

Ali amcanın evinde çocuk kuyruğu oluşurdu. Ali amcanın elini öpen çocuğa 5 kuruş verirdi. Ali amcanın yanındaki sehpada beyaz torbalar içersin de para kiseleri vardı. Ali Amca mert ve bonkör bir kişiydi. Nur içinde yat sen emi!

Bayram günü bir yoksulu evine davet etmek bir gelenek haline gelmişti…

Tugaya bakan hâkim tepede yuvarlak yapıda ambarda yanık bir ses yükselirdi bayramın birinci günü…

"Huma kuşu yükseklerden seslenir

Yar koynunda bir çift suna beslenir

Sen ağlama kirpiklerin ıslanır

Ben ağlim ki belki gönül uslanır

Ben ağlım ki gülüm eylen eylen eylen

Belki gönül uslanır

Sen bağ ol ki ben bahçende gül olim

Layık mıdır yanim yanim kül olim

Sen efendim ben kapında kul olim

Koy desinler bu da bunun kuludur

Ben ağlım ki gülüm eylen eylen eylen

Belki gönül uslanır"

Bu sesi 7- 70 her Doğubayazıtlı hüzünle dinlerlerdi. Bu sesin sahibi eşo lakaplı Ali Eşref Söylerdi. Nur içinde yat sen Emi! 

Doğubayazıt'ın tek eğlencesi olan ilk önce Sait Zor, sonra Zeki Özkan abimizin işlettiği jeneratörle çalışan siyah beyaz film gösterisi sunan sinema dolap taşardı bayram günü… Çift matina olurdu…

Bayramın 3 günü sinemada kadın matinesi olurdu. O dönemde kötü adam Tarık Tekçe ve Eşraf Kolçak'ın filmleri çok tutulurdu…

Beylerden mey üstadı Mehmet Çavuş ile davulcu Hamit bayram günü ev ev dolaşarak bahşişlerini alırlardı. 


Çocuklarda mahallede akşam üstü  haraymolla  ve bırçık oyunları oylarlardı.

Akşamları mahalle hanımları ve çocukları belirli evde toplanırlardı. O dönemlerde elektrik yoktu. Evlerde 7-14 nolu gaz lambaları kullanılırdı. Toplantı yapılan evde o geceye has lüks lambası yakılırdı. Her konuk kendi evinde yaptıkları yiyecekleri getirirlerdi..kurabiye,eğirdek,kavurga hedik vs. Gecenin menüsünü süslerdi. Gecenin eğlencesi gençler kendi aralarında mani yarışması yapar,” bilmece ve bulmaca” bilgi yarışması yapılırdı. Öykücü anneler öykü anlatırdı. Rahmetli anam “Şefika nene” adıyla anılırdı. En meşhur öyküsü Hiç parası tükenmeyen Hayırsever BABA EMİRKTİ!  

İşte 50 yıl önceki bayram kutlamaları…



Yorum Ekle