SON DAKİKA

Erdoğan: Terörle mücadele önceliklerimizin başında yer alıyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Terörle mücadele önceliklerimizin başında yer alıyor" dedi. 12 Kasım, 2015 03:28 Güncelleme: 12 Kasım, 2015 03:28 Erdoğan: Terörle mücadele önceliklerimizin başında yer alıyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan, JW Marriott Otel'de düzenlenen Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) "İş Konseyi Başkanları ve Büyükelçiler Toplantısı"nda konuştu.

Erdoğan'ın açıklamalarından bazı bölümler şöyle:

"Şu ana kadar 70 kadar toplantının yapıldığı bu süreç içerisinde özellikle dönem başkanı olarak 'kapsayıcılık' ilkesini, adalet anlayışını da içerecek şekilde genişlettik, yeniden yorumladık. İki ve üçüncü başlıklar olarak 'uygulama' ve 'yatırımlar' öncelikleriyle birlikte G-20 çalışmalarına yeni bir vizyon kazandırdığımıza da inanıyorum.

Ekonomi elbette G-20'nin asıl varlık gerekçesidir ama günümüzde ekonominin siyasetten, sosyal gelişmelerden, özellikle güvenlikten ayrı düşünülmesi mümkün değildir. Örneğin ülkemiz, Güneydoğu ve Doğu eğer bugün yatırım alamıyorsa tek sebebi bunun güvenliktir. Eğer güvenlik sorunu olmamış olsa ben inanıyorum ki yerli ve küresel sermaye buralara da yatırımlarını rahatlıkla yapacaktır. Ama her türlü teşviğe rağmen bugün altı ve beşinci bölgeler beklediğimiz yatırımları almıyorsa tek sebebi bunun özellikle terördür. Örneğin, Ukrayna krizinin yol açmış olduğu siyasi ve diplomatik sorunların çok ciddi ekonomik yansımaları olmuştur. Geçmişte Irak'ta, Afganistan'da, dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan güvenlik sorunları benzer sorunlara yol açmıştı. Şimdi de aynı şekilde Suriye meselesi, insani boyutunun, terör boyutunun yanısıra ekonomik sonuçlar da doğuruyor.

Bizim G-20 gündemine Suriye ve Irak meselesini de dahil etmemiz etmemiz bu bakımdan platformun asıl amacına aykırı değildir. Tam tersine G-20'nin uluslararası alanda çok ciddi şekilde boşluğu hissedilen bir küresel çözüm mekanizması olmaya aday olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla bu yapının sahip olduğu kapsamlı ve etkin temsil gücüyle global, siyasi ve sosyal sorunların çözümünde daha etkin bir rol oynaması tüm insanlığın hayrına olacaktır.

Özellikle Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin mevcut yapısına karşı 'Dünya 5'ten büyüktür' diyerek getirdiğimiz eleştirinin BM üyesi ülkelerin çoğunluğu tarafından paylaşıldığını biliyorum. Fakat böyle bir oluşuma, böyle bir adımı atmaya tabii ki şu anda gücü elinde bulunduranlar olumlu yaklaşmıyorlar. Artık dünya, Birinci Dünya Savaşı'nın şartlarını yaşamıyor. Ve dünyada 200'ü bulan ülkelerin, 5 ülkenin veya bu 5 ülkeden bir tanesinin dudakları arasına mahkum edilmesi kabul edilemez. Bu 5 ülkede bakıyorsunuz 3 Avrupa ülkesi var, 1 Asya ülkesi var, 1 tane de malum Amerika. Peki dünyadaki diğer kıtaları hangi ülkeler temsil ediyor. Dini inanç grupları olarak baktığımızda orada dünyadaki tüm inanç grupları temsil edilmiyor. Bu bir adaletsizliği getiriyor. Eğer dünya adalet üzerine tesis edilmezse dünyada gelişimi, adaleti beklemek mümkün değildir.

Dengeleri değil insanlığı, bizatihi insan hayatını öncelik olarak almayan uluslararası kuruluşlar, belki hukuki statüye sahip olabilirler ama meşruiyet sorunlarını asla aşamazlar. Suriye'de ölen her masumun kanı, bu acıyı önleyebilme gücüne sahip olduğu halde şu veya bu sebeple bunu yapmayan tüm ülkelerin, tüm kuruluşların eline bulaşmıştır. İşte bu sabah yine 14 tane botla kaçarken ölen mülteci var. Yaklaşık 20 kadar kurtarılabildi ama diğerleri ne yazık ki o azgın dalgalar arasında boğulup gitti. İlla bir Aylin mi olursa dünya ayağa kalkacak, Aylin olmadığı zaman dünya ayağa kalkmayacak mı? Ama bakın bunların arasında Aylinler çok, hepsi orada maalesef ölüp gidiyorlar. İnsanlık tribünden izliyor, 'ah ah, vah vah' olmaz böyle bir şey. Burada İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi yazılmakla mı kalacak, az önce söylediğim gibi 'oturdular, konuştular, dağıldılar' şeklinde mi olacak yoksa bizim yapmamız gereken nedir, biz nasıl adımlar atalım ki bu işi çözelim. Daha önce de söylemiştim, 'Ben 3 bin tane seçip alabilirim, öbürü ben bir 30 bin kadar alabilirim.' Tamam da sizin hepinizin gayri safi milli hasılası Türkiye'nin fevkinde, üstünde. Ama Türkiye şu anda 2.5 milyon almış. Şu anda bunların her türlü ihtiyacını karşılıyoruz. Bunların bir kısmı konteyner kentlerde bir kısmı modern çadır kentlerde, ülkemize barınıyor.

Biz bunun karşısında 3 tane madde getiriyoruz. Diyorum, gelin Eğit-donat'ı yapalım. Gelin terörden arındırılmış bölgeyi ilan edelim. Gelin uçuşa yasak bölge ilan edelim ve bu işi çözelim. Hem Suriye'den çıkan Avrupa'ya, şuraya buraya gitmez. Bizde de şu anda bulunanları o bölgede kurulacak olan -süratle bunları yapabiliriz- konutlarıyla her şeyiyle oraya yerleştirelim.

Hiç şüphesiz bu gelişmelerin en başında gelenlerden biri de 1 Kasım seçimleridir. Türkiye'nin bu seçimleri tüm sabotaj girişimlerine rağmen demokratik olgunluk içinde geçirerek önemli bir imtihandan başarıyla çıktığına inanıyorum. Seçim sonuçları, 2019 yılına kadar ülkemizde istikrar ve güven ortamının sağlam bir şekilde süreceğine işaret ediyor. 7 Haziran seçimlerinin ardından oluşan belirsizlik ortamı ve tereddütler 1 Kasım'la birlikte tümüyle ortadan kalkmıştır

Terörle mücadele önceliklerimizin başında yer alıyor. PKK, PYD, YPG, DHKP-C, paralel yapı bütün bunların hepsi, DAEŞ başta olmak üzere şiddetle üzerine gideceğimiz operasyonların netice almadıktan sonra bitmesi söz konusu değildir. Bunun da bilinmesini istiyorum. Burada halkımızla bütünleşmek suretiyle halkımızın bölgedeki huzurunu sağlayana kadar kararlılıkla bunlar devam edecektir. Tabi şehitlerimiz var. Ama biz öyle bir milletiz ki şehadeti Peygamberlik makamından sonra en yüce makam olarak kabul etmişiz ve asker gidenimiz de polislik görevinde bulunanlarımız da hepsi bunun bilinci içerisindedir. Onun için şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz. Aynı şekilde ailelerine, milletimize de baş sağlığı dileklerimizi sürekli vurguluyoruz. Bunun bedelini de onlara çok ağır terör örgütlerine ödetiyoruz, ödetmeye de devam edeceğiz. Buradan terör örgütleri karşısında ikircikli bir tutum izleyen, 'Benim terör örgütüm iyidir, senin ki kötü' gibi yanlışlara kapılan tüm ülkeleri uyarmak istiyorum. Terör karşısında ilkesel bir duruş sergilenmemesi halinde bu ateş önünde, eninde, sonunda tüm dünyaya sıçrar.

Orta Asya'daki kardeşlerimize de Afrika'daki dostlarımıza da Avrupa Birliği'ndeki dostlarımıza da Rusya'ya da Amerika'ya da diğer tüm ülkelere de aynı teklifi yapıyoruz. Gelin birlikte kazanalım ama insanı yok sayarak değil. 'Önce insan' diyerek adaleti, ahlakı, vicdanı öne alarak kazanalım. Bizim 13 yıldır ülke yönetiminde kendimize rehber edindiğimiz bir ilke var, 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.' Ben aynı ilkeyi ekonomi çevrelerine ve dünya ülkelerine de tavsiye ediyorum. İnsanı yaşatın ki üretiminiz devam etsin, ticaretiniz devam etsin, kazancınız devam etsin. İnsanı yaşatın ki daha güvenli daha huzurlu daha müreffeh bir gelecek ümidi taşıyabilelim. Bu doğrultuda gayret gösteren, katkı sağlayan herkese şükranlarımı sunuyorum.

 

Yorum Ekle