SON DAKİKA

Ders veren işçi

27 Ağustos, 2011 08:37 Güncelleme: 27 Ağustos, 2011 08:37 Ders veren işçi

Çok etkilendiğim iki olaydan bahsetmek istiyorum. Dediğim gibi, Varto depremi dolayısıyla Muş'a çok farklı kurumlardan teknik elamanlar gelmişti. Bir sohbet toplantısında, deprem konusunda hepimizden daha çok bilgi sahibi olması gereken bir jeoloji mühendisinin, depremi, ahlaksız ilişkiler içinde bulunan Alevilere verilen ilahi bir ceza olarak açıklaması herkesi şaşırtmıştı. Jeolog, bilimsel açıklamaları inkâr etmiyor ama yapılan itirazlara rağmen, yine de bunu Allah'ın ahlaksızlara verdiği bir ceza olarak görüyordu. İşin tuhafı bu teknik elaman, depremle ilgili bilimsel araştırma yapmak üzere Varto'ya yollanmıştı.
Muş YSE Müdürlüğünün formeni,  Kafkas muhaciri bir Türkmen'di. Geldiği coğrafyanın genel kültürü gereği, diğer işçilerden farklıydı. Onunla arazideki makinelerimizin bakımını yapmak için Varto'ya gidiyorduk. Yolda arızalan Ankara plakalı resmi araca rastladık. Hemen arabanın yanına gittik. Arabanın Üst düzey bir bürokrata ait olduğunu gördük. Ben bu bürokratla sohbet ederken, formenimizde arabanın tamiri ile uğraşmaya başladı. Formen arabanın arızasını bulmuş ve gereken müdahaleye yapmıştı. Arabanın kapısını açıp, kontağı çevirdi ve motor çalışmaya başladı. Motor sesi üzerine arabaya dönen bürokrat" O kirli tulumla niye arabaya bindin"diye bağırmaya başladı. Bizim formen arabadan indi. Motorun kapağını açtı ve arabayı eski arızalı hale getirdi ve adama dönüp hayran kaldığım şu cevabı verdi" Bir kere bu sizin arabanız değil, devletin arabasıdır. Ben sanat sahibi uzman bir işçiyim. Ben bu tulumumla arızalan bir motoru çalıştırırım. Sen ise,o temiz elbisen ve kravatınla  hiçbir işe yaramayan bir insansın.Aha ben kirli tulumumla gidiyorum.Sende temiz elbisenle arızalı arabanla dağ başında kal." Ben "Aman usta yapma" dediysem de  formen bana ders verdi.:" Etme şefim, bir de solcuyum diye geçiniyorsun.Bu adamın hakaretini yutmam istiyorsun.Bu olacak şey mi? Bu solculuğa sığar mı hiç?" beni de bu sözleriyle susturdu.Yüksek bürokratı arızalı arabasıyla baş başa bırakıp yolumuza devam ettik. Yılmaz Çamlıbel’in kervan yürüyor kitabından..

Yorum Ekle