Cizre'de sokağa çıkma yasağı 8.gününde devam ediyor. Cizre'ye ulaşmak için yürüyüşe geçen Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, HDP'li Bakanlar ve HDP'li Milletvekilleri'nin Cizre'ye girmesine izin verilmedi.
Şırnak'ın İdil İlçesi'nde bekleyen HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile milletvekilleri İdil Belediyesi Kültür Merkezi'nde halkla birlikte grup toplantısı için bir araya geldi.
Demirtaş'ın konuşmasından satır başları şöyle:
Yaşananlar 9 günlük mevzu değil. Cizre Botan, Mir Bedirxan'dan beri bu topraklar aynı uygulamalarla karşı karşıya. Merkezi otoritenin zulmünü kabul etmediği için bu topraklara girilmiş, ya da kardeş kardeşe kırdırılmak istenmiştir.
Çalışanlarımıza çok büyük bedel ödetilmiş olmasına rağmen, vazgeçemeyeceğimiz ilkeli bir duruştur. Barış söylemi bizler açısından yaşam gerekçesidir. Sadece Cizre'de olağanüstü durum var diye taktik olarak söylediğimiz bir şey değil. Barışın ne kadar hayati olduğunu yaşayarak öğrendik.
Barış bizim için bir slogandan çok ötedir. Kimisi barış kavramını kullanırken, altını doldurmadan, önünü arkasını görmeden kullanıyor ki, biz de hayret ediyoruz. Bu topraklarda barışı arayan insanlar tam da yangının en yakıcı olduğu yerde, barış söyleminin karşılığının insan hayatının özdeş olduğu yerde barış mücadelesi yürütüyorlar.
Parti binalarımız, sivil toplum kuruluşu, mevsimlik işçi araçları, şehirler arası yolcu otobüslerine 400 saldırı gerçekleşti. Saldırıları terörü kınıyoruz adı altında yapılması gerçekçi değil. Saldırılar MİT organizasyonuyla hükümet eliyle gerçekleştirildi.
Parti binalarına yönelik saldırıların da AKP onayı, MİT organizasyonuyla gerçekleştirildi. Bizi inciten onlar değil. Alanya'da, Bursa'da, İstanbul'da on yıllardır çalışanlar, esnaflar, bitişik komşularınca saldırıya uğradı. Beraber konfeksiyonculuk yapanlar, beraber lokantacılık yapanlar, bir baktılar dükkanları yakılıyor.
Mevsimlik işçiler, doğdukları yerden dolayı saldırıya uğradı. Çocukların aileleriyle birlikte evleri, çadırları, minibüsleri ateşe verildi. Bu ırkçılıktır. Şiddet karşıtlığıyla alakası yok. Dünyanın her yerinde faşizm olarak adlandırılır.
Bu toplumun üçte birini oluşturan Kürt halkına olmadık saldırılar yapılırken, TC'nin bütün devlet kurumları olup bitenleri izlediler. 1915'te Ermenilere yapıldığı gibi, 6-7 Eylül'de Rumlara yapıldığı gibi. Bu topraklarda resmi ideolojinin tek dili tek dini kabul etmeyenlere boyun eğdirme saldırılarıdır. Bu da Kürt halkına haddini bildirme, boyun eğdirme saldırılarıdır.