AKP Genel Başkanı ve geçici Başbakan Ahmet Davutoğlu seçim hükümetini kurması için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından görevlendirilmesinin ardından Çankaya Köşkü'nde basın toplantısı düzenledi.
Davutoğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
AFAD ve ilgili bakanlarımız çalışmaları yürütüyorlar. Böyle bir felaketin yaşanmamasını Allah'tan niyaz ediyorum.Demokrasi tarihimizde bir ilki yaşıyoruz bugün.
Dikkat ederseniz bugün bu açıklamayı Başbakanlık'ta yapıyoruz. Koalisyon görüşmelerinden sonra açıklamaları AK Parti Genel Merkezinde yapmıştık. Bugün üstlendiğimiz görev bir devlet görevidir. Siyasi mahiyettedir.
Siyasi parti kimliğinin ötesinde seçimlere ülkeyi götürecek halkın huzur içinde seçimlere gitmesini sağlayacak bir görevdir. O yüzden bu toplantıyı burada yapmayı uygun gördüm.
Bu süreç anayasal bir zorunluluk. 7 Haziran'dan bu yana hep anayasal süreçleri işletmek ve meşruiyet çizgisi içinde kalmayı savundum. CHP Genel Başkanı ile yaptığımız görüşmede koalisyon değil ama koalisyon kurma ihtimali için görüşme yapmak üzere mutabık kaldık.
Bize koalisyon görüşme teklif edilmedi söylemi yanlıştır. Zaten bir koalisyon zemini olup olmadığı konuşulacaktı. Derin görüş ayrılıkları çıktığı için uzun dönemli koalisyon için ciddi tereddütler ortaya çıktı. Daha sonra da reform ağırlıklı kısa dönemli ülkeyi seçime götürecek bir hükümet konusu konuşuldu. Bu mümkün olmadı kimseyi suçlayacak değilim. Sayın Bahçelinin koalisyona kapalı olduğu ve seçime gidilmesi gerektiği yönünde ifadeleri vardı.
Sayın Bahçeli'yle konuşmamızın daha başında uzun dönemli koalisyona AK Parti azınlık hükümetine ve meclisten erken seçim kararına karşı olduklarını söylediler. Eleştirmek için söylemiyorum ama tablo bu. Koalisyon ihtimali kalmayınca görevi iade ettim.
Deniz tükenene kadar her şeyi denedik. Denemediğim yol ve yöntem kalmadı. 45 günün dolmasına müteakip anayasa gereği sayın cumhurbaşkanımız erken seçim kararı aldı. Bu sabah da bir yönetim boşluğu olmaması için görevi bana tevdi ederek geçici bakanlar kurulu kurmamı ülkeyi sükunetle seçimlere götürme konusunda adım atmamızı bildirdi.
Bu görev bir koalisyon hükümeti kurma görevi değildir. Bu görev diğer partilerle bir müzakere başlatma süreci de değildir. Keşke bir koalisyon kurulsaydı. Türkiye cumhuriyeti tarihinin ilk uygulamasıyla karşı karşıyayız. Hukukçularla istişare yaptım. Değişik görüşleri aldım. Teamüle çok önem veren biri olarak yanlış bir teamüle yol açmak istemem. Anayasanın ilgili maddelerini beğeniriz beğenmeyiz ama bu maddelere göre hareket etmek bir borç.
Hiçbir partinin içinde huzursuzluk çıkması için küçük ayak oyunlarına kurnazlıklara itibar etmeyeceğimizi söylemek isterim. Şu andaki çalışmam nasıl anayasal bir sorumluluk ise görev tevdi edilen milletvekillerinin bu görevi yerine getirmesi de bir anayasal zorunluluktur. Anayasal çizgi ne diyorsa onu yaparız. Kapıları kapatmakla ülke yönetilemez. Biz diğer partiler gibi AK Parti de şunu demiş olsaydı biz de üye vermeyeceğiz. Ne olacaktı bu ülkenin hali?
Anayasal çizgiye sonuna kadar riayet edeceğim. Kim ne derse desin bu çizgiden sapmayacağım. Bu çerçeve şimdi TBMM Başkanından oranlara göre bakanlıkları bildiren bir yazı verilecek. Liderlere ve milletvekillerine bir çağrı yapıyorum: Gelin bu sorumluluğu birlikte omuzlayalım. Her türlü görüştürmeyi gerçekleştirebiliriz.
TBMM'den yazının gelmesine müteakiben teklifte bulunacağım. Anayasa çok açık şekilde partililere teklif edilir diyor. Ama genel başkanlar görüşmek isterse kapım açık. Neredeyse yalvardım Gelin 45 gün dolmadan birlikte hükümet kuralım dedim.
Partiler üzerine baskı yapmak onlara gayri ahlakilik suçlaması yapmak doğru değildir. Teklif edilen şey ülkenin yönetimini 2 ay boyunca birlikte yürütmektir.
Ne ben ne de arkadaşlarım hiçbir partinin iç işlerine müdahale etmedik etmeyiz. Gayri ahlaki hiçbir görüşmenin içinde olmadık olmayız. Hiç kimseye ahlaksız teklifte bulunmadık.
TBMM üyelerinin hiçbirisi böyle bir teklifin muhatabı değildir. Anayasa bana bu görevi veriyor. Hem de 5 günlük bir süre tanıyor.
Benim görevim madem genel başkanlar reddetti TBMM üyelerine teklifte bulunacağım. Bağımsız üye atayamam. Onlarla görüşmeden bağımsız üye atarsam anayasal suç işlemiş olurum.
Hem bizi zan altında hem de kendi milletvekillerini zan altında bırakmak doğru değil. Gerekirse görüşürüz ama kimse yolları tıkamasın, kapıları kapatmasın.
Liderlere yaptığım çağrı seçime giderken ülkenin gereksiz gerginliklere düşmeden görüşebilme çağrısıydı. Biz düşman değiliz. Siyasi rakibiz. Bir hasım gibi birbirimize bakmayalım. Üretilecek çözümleri birlikte üretelim. Milet de karar versin. Böyle bir seçim ortamına giderken tekrar bloklaşma çabasına girmek ülkemizin geleceği bağlamında sorumsuzca bir davranış olur kanaatindeyim. Çağrıma cevap gelirse liderlerle görüşmeye hazırım. Liderleri aşarak bir hesap içinde değilim. Ama anayasa bunu gerektiriyor. Çünkü liderler görüşemediği için milletvekillerine teklif götürülüyor.
Ben CHP, MHP vekillerine teklif etmezsem, 7-8 bakanlık boş kalır. Ben oraya bağımsız üye atayamam. Anayasa diyor ki teklif edilecek. Reddetmesi halinde oraya bağımsız üye atanır diyor.
Telefonları kapıları kapattınız e bacaları da kapatın demokrasi odasına nereden gireceğiz biz. Olmaz ki
Burada herkesi sorumluluk içinde davranmaya çağırıyorum. Tek tek özgeçmişlere baktım. Devlet tecrübesi de içinde olmak üzere değerlendirme yapmaya çalıştım.
İsimler konusuna gelince
En yakın arkadaşlarım da bilmiyor. Bu isimler bende mahfuzdur.
AK Parti içindeki görevlendirmeler de ben de mahfuz olan bir konu. En sonda AK Parti'yi düşünüyorum. Diğer partileri bilirsem ona göre bir dağılım yapacağız. AK Parti'den hiçbir arkadaşım bu görevden kaçacak değil. Onlara da tek tek yapacağım. Parti organları üzerinden yapmayacağım.
Zor günlerden geçiyoruz kimse bugünlerin acısız olmadığını iddia edemez. Ve hepimize bu acılar düşüyor. Bunları biz şehit aileleriyle görüştüğümüzde derinden hissediyoruz.
Zor zamanlarda nasıl kenetlendiğimize cümle alem şahit. Böyle bir şehit haberi geldiğinde yüreği sızlamayan vatandaşımız yok.
Ateş düştüğü yakar. Bir aile içinde bu acının böyle hissedilmesi doğaldır.
Hala hatırladığımda gözlerimi yaşartan insani diyaloglar duyduk. Başsağlığı için aradığımız bir ailenin anne baban vatan sağ olsun demesini Hepsini aradım aradıklarımdan tek bir kişi sitemkar bir ifadede bulunmadı. Geçen GATA'da gazilerimizi ziyaret etim. Bir gazimiz şuradan çıkayım hemen mücadeleye devam edeceğiz dedi. Annesini aradım. Evladımı bugünler için yetiştirdim dedi.
Böyle günler dayanışma günleri. Ola ki art niyetli provokasyonlar var bu olayı kast etmiyorum vakar içinde davranma günleri. Bizim askerimizin subayımızın bilinci bu. Şu anda büyük bir fedakarlıkla bu yarbayımızın arkadaşı da bu vatanın birliği için çarpışıyor acıyı anlarız ıstırabı hissederiz.
Bir kardeş acısıyla o sözlerin sarf edildiğini düşünüyorum anlayışla yaklaşıyorum ama TSK subaylarının en derin acılara vakarla yaklaşabilecek şekilde yetiştiklerini de biliyorum.
Zor zamanlarda vakar ve kararlılık acıları dindirecek tek şeydir. Dediğim gibi bu konuyu bu çerçevede hem acıları anlıyoruz hem de vakarın korunması gerektiğini söylüyoruz.