Başbakan Ahmet Davutoğlu, Çankaya Köşkü'nde iş dünyası ve çalışma hayatı ile yemekte bir araya geldi.
Davutoğlu özetle şunları söyledi:
"1 Kasım seçimleri sonrası tek parti imkanı oluşunca daha önce yaptığımız gibi hem beyannamemizde söz konusu olan vaatlerimizin hayata geçirilmesi hem Türkiye'nin ihtiyaç hissettiği reformların yapılabilmesi için yoğun bir çalışmaya başladık. Sayın Cumhurbaşkanımızın görevlendirmesine kadar geçecek süreçte bütün teknik teorik hazırlıkların tamamlanması talimatını arkadaşlarımıza verdim. Daha önceki hükümet oluşumlarından farklı olarak, bu akşamki toplantıda da hükümet programının yazımına geçmeden önce iş dünyamızın, emek dünyamızın temsilcileri ile, toplum kesimimizin bütün büyük kitle örgütlerinin temsilcileriyle buluşup hükümet programımızla ilgili vereceğimiz nihai şekilden önce sizlerin kanaatlerini almak ve bu çerçevede de önümüzdeki dönemi planlamayı arzu ettik. Önümüzde 1 Kasım seçimleri sonrası ortaya çıkan siyasi tabloyla 4 yıllık bir istikrar dönemi var. Daha uzun sürecek bir istikrar dönemi var, mutlaka 4 yıldan sonra da istikrar devam edecek. Bu 4 yıl içinde başka bir seçim kesintisi olmayacak.
Bu seçimlerde bize yönelik olarak gösterilen teveccüh dolayısıyla minnetlerimi ifade etmek istiyorum. Eğer bir teveccüh varsa aynı zamanda sorumluluk da vardır, sorumluluk varsa onu paylaşma yönünde bir tavır sergilemek de bir zarurettir. 1 Kasım seçimleri kesinlikle tek parti iktidarının oluşması nedeniyle bizde rehavet oluşturmamıştır, aksine sorumluluğumuzu artırmış ve çalışma tempomuzun da artmasını gerekli kılmıştır. Bu çerçevede planlamalarımızı yaparken, hükümet programını yazarken farklı siyasi ve çıkar gruplarına hitap etmek üzere bütün ilgili arkadaşları masa etrafında buluşturalım, bazen farklı kanaatler ortaya konacak, bunlardan istifade edip optimum noktada bu talepleri karşılamak için çaba sarf edeceğiz.
1 Kasım'da emaneti devraldık, üzerinde çalıştığımız bir perspektif ve bir zamanlama var. Öncelikle ekonomik kriz ve etrafımızdaki jeopolitik kriz ortamında, ekonomimizin makroekonomik dengelerinin sağlam bir temelde muhafaza edilmesi lazım. Eğer biz ekonomimizi ve siyasetimiz yeniden yapılandıramaz ve yeni bir ruhla reform bilincini hayata her kesime yayamazsak bir müddet sonra bu makroekonomik dengeler bize kalıcı ve sürdürülebilir bir kalkınmayı beraberinde getiremeyebilir. Öyle bir ekonomik süreçten geçiyoruz ki büyüyemeyenler durdukları yerde saymıyorlar, geriye gidiyorlar.
"4 HUSUSA DİKKAT ÇEKMEK İSTİYORUM"
Özellikle 4 hususa dikkat çekmek istiyorum. Önümüzdeki dönemde kalkınmanın ve gerçek anlamda dünyayla rekabet eden bir ekonomik performansın gösterilmesi için siyasi perspektifimizi de yansıtan 4 saç ayağını tabiri caizse, 4 ana omurgayı, hepimizin kabul ettiği kanaatindeyim. Birincisi, öngörülebilir bir siyasal düzen, demokratik ve özgürlüklere dayalı ve gelecek perspektifi olan bir siyasal düzen olmaksızın, bu küresel kriz ortamında karar almak da mümkün olmaz, o kararı uygulanmak da mümkün olmaz.
Sadece siyasete verilen bir ev ödevi değil bu, iş dünyamıza ve emek dünyamıza da verilen ev ödevidir bu. Bizim, size vereceğimiz teminat şudur, 'başbakan olarak ben size şu sözü verebilirim, önümüzdeki 4 yıl içinde, halkımızın iradesine yenilenene kadar bu istikrar ortamı sürecektir'. Hiç kimsenin, Türkiye'nin siyasal geleceği bağlamında ve öngörülebilirlik konusunda kaygısının olmaması icap eder. Biz, size bu taahhütte bulunuyoruz. İstikrar, güven ortamı, terörle mücadele sürerken aynı zamanda dünyadaki en güvenli seçimlerden birini yaptık biz. Bu bir başarı hikayesidir.
"HİÇBİR GEREKÇEYLE, BU SİYASİ İSTİKRARIN BOZULMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ"
Biz, size önümüzdeki 4 yıl için, 2019 seçimlerine kadar, öngörülebilir bir siyasi istikrar vaad ettik. Halkımız bize bunu verdi, biz de size şunu söylüyoruz, 'Hiçbir gerekçeyle bu siyasi istikrarın bozulmasına izin vermeyeceğiz. Planlarınızı yaparken iş dünyası olarak kısa dönemli yapmayın, uzun dönemli bir istikrara yatırım yapın.
"BEYANNAMEMİZDE NE VARSA HEPSİ GERÇEKLEŞECEK"
Bizim önümüzdeki dönemle ilgili planlamamız şu, biz seçim beyannamemizde birçok vaatte bulunduk. Diğer partilerden farklı olan husus, bizim vaatlerimizde, biz iktidara gelme ihtimali kesin olan bir parti olduğumuz için her vaadimizin uygulanacağına dair toplumda bir kanaat vardı. 13 yıl içinde biz siyasette vaat edileni mutlaka yerine getiren tavır sergiledik. Vaat ettiğimiz hiçbir şey eksik kalmadı, dolayısıyla, buradan bütün halkımıza ifade ediyorum, beyannamemizde ne varsa hepsi gerçekleşecek. Halkımıza seçim meydanlarında ne söylemişsek bu bizim için bir senet mahiyetindedir, o senedin gereği yapılacak.
Eğer yasal düzenleme gerektiren vaat ise ve Meclis takvimi ona uymamışsa belki kısa gecikmeler olur ama yasal düzenleme gerektirmeyen vaatlerin tümü hemen. Bunun için de emekli maaşlarıyla ilgili taahhütlerimiz, karşılıksız girişim desteği taahhüdümüz ve asgari ücret ve diğer bütün taahhütlerimiz bunun içindedir. Biz, kaynağı detayıyla hesap edilerek bu yola çıktık, hiç kimsenin kaygısı olmasın.
DAVUTOĞLU'DAN MUHALEFETE YENİ ANAYASA ÇAĞRISI
Hiçbir önyargı içermeden, hiçbir kayıp ve kısıtlama olmadan, Türkiye'nin sivil bir anayasaya geçişi için yeni bir girişimde de bulunacağız. 12 Eylül darbe anayasasına tabiri caizse başkaldırmış biri olarak, bugün Türkiye Cumhuriyeti hükümeti başbakanlığı görevini yürütürken aynı darbe anayasasıyla idare edilmesinden ızdırap duyuyorum. Türkiye'ye artık bu anayasa gerçekten dar gelen bir anayasa. Öyle bir anayasa yapalım ki, birlikte, ne darbeler ne başka vesayet sistemleriyle, önümüzdeki 2-3 asırda değiştirilecek nitelikte olmasın. Öyle bir anayasa yazalım ki herkes kendisini o anayasada bulsun, öyle bir anayasayı birlikte yazalım ki devletin insana karşı olan görevlerini hatırlatsın. Vatandaşın hukukunu öylesine korusun ki vatandaş bu benim anam gibi şefkatle baktığım anayasam desin. Sanki, AK Parti'nin gündeme getirdiği anayasa reformu daha çok güç kullanma arzusuyla gündeme getiriliyormuş kanaati kimse taşımasın. Hep beraber bir anayasa yapacağız.
Başkanlık sistemi bu çerçevede ele alınsın, parlamenter sistem bu çerçevede ele alınsın ama kimse vakti gelmeden, toplumu kutuplaştıracak şekilde bu konuyu da gündeminde tutmamaya da özen göstersin. Hepimiz, hep beraber bu anayasaya sahip çıkalım. Doğru olanı beraber bulalım. Bunu kutuplaştırıcı bir unsur olmaktan çıkarıp, darbe dönemlerini bitiren, ortak çabayla bitirdiğimiz saygın bir çaba olarak görelim."