SON DAKİKA

BÜYÜK İSYAN

BÜYÜK İSYAN 30 Temmuz, 2017 02:43 Güncelleme: 30 Temmuz, 2017 02:43  BÜYÜK İSYAN

Anılar…

 

Büyük isyan!...

yıl:1968-1969...

Rize Kapalı Cezaevinden bir gurup mahkûm arkadaşlarla birlikte ellerimiz kelepçeli bir şekilde jandarma nezaretinde otobüse bindirildik…

 

Otobüs Samsuna doğru yol alırken bir tarafta karadenizin  çılgın dalgalarının sesini,bir taraftan da doğanın en güzel yeşil manzarası seyr etme olanağını bulduk….

 

Samsun'a otobüs vardı. Samsun Tekke köyü yakınında bulunan Amerikan sing sing hapishanesinin benzeri olan E Tip cezaevinin önünde jandarma nezaretinde indirilerek cezaevi idaresine teslim edildik.

 

Gardiyanlarca bir odaya aldık. Sayısal olarak 6 kişiydik.

Mahkûmların benim dışında Gümüşhaneliydi.

Başgardiyan iri yarı cüsseli biriydi. Bizi şöyle bir süzdükten sonra kendini tanıttı.

Gümüşhane şivesiyle:

 

“Ben Başgardiyan. Lakabım ise Hamido'dur.” Dedi ve bir sürü kural anımsattı. Aba altında sopa göstermeyi de ihmal etmedi…

 

Sayısı altıya varan gardiyan gurubu da Gümüşhaneli olduklarını bizleri sorguya çekerken öğrendik…

 

O anda aklıma Gümüşhane ile ilgili bir dörtlük geldi ve içimde okudum:

“İki cami dostane

Perişandır postane

Bir hamam, bir hastane

İşte sana Gümüşhane”

 

Bu Gümüşhaneliler pekte dost yanlısı değillerdir. diye düşündüm…

 

Sorgularında nereli olduğumuz sorusunu yönettiler. Benim dışımda herkesin Gümüşhaneli olduğunu söyleyince birden bire sert hava yumuşaya başladı…

 

Gardiyanların hepsi “bunlar bizim hemşerilerimizdir” diyerek gülümsediler…

 

Bu hemşerilik ayağı hapishanenin ,ileri sürecinde bu Gümüşhaneli mahkumların imtiyazlı bazı yerlere gelmesini sağladı…örneğin tabldot bölümüne,berber haneye,hamam sorumluğu bölümüne  vs.. yerlere  yerleştirildiler…

Bu Gümüşhaneli arkadaşların bana karşı olan arkadaşlık duygularında hiçbir değişiklik olmadı. Zaman zaman yararları oldu…

 

Gardiyanlarca üstlerimiz soyunmasını istediler. kilot ve atlet katında kaldık.

 

Arama taramada sonra beni 9. koğuşa verdiler. Diğerlerini de özel olan imtiyazlı kişilerin kaldığı koğuşlardan arındırılmış bir koğuşa verdiler. Bu arkadaşlarımız hemşerilik ayağının ilk tatlı lokmasıyla tanıştılar böylece…

 

Samsun hapishanesi çok büyük ve iki katlı olup, bine yakın tutuklu ve hükümlü barındırmaktadır. Üst kat salt mazgallardan koğuşları gözetilmesi içindir. Halı ve marangoz atölyeleri vardır. Büyük reviri bulunmaktadır. Kantini mevcuttur. Mutfak dışında tabldot ve çayhanesi vardır. Ayrı çok büyük kütüphanesi, okulu ve camisi bulunmaktadır. Hamamı mevcuttu. Spor salonu vardı.Sinama ve tiyatro salonu vardır.

Atölyelere ait koğuşların dışındaki, Koğuşlar 30 kişiliktir. Üst kat yatakhanedir. Üçlü ranza sistemi vardır. Alt tarafa yemekhane ve oturma yeridir. Her koğuşun küp şeklinde sadece gökyüzünün görüleceği mutat ölçülerde havlandırma alanı vardır.Atölye koğuşlarının ufak pencereleri dışarıya açılırdı.Diğer koğuşlardan bazı mahkumlar,atölye koğuşundaki arkadaşlarına özellikle Pazar günü gardiyanların eşraf saatini yakalayıp misafir olurlardı…öylece gün boyu dışarıya bakan ufak pencerelerden dış dünyayı seyr ederlerdi…

 

Cezaevi Müdürü askerlikten ayrılma bir kişi olup, son derecede askeri disiplin ötesinde hapishanede demir yumruk tabir edilen disiplini uygulamaktaydı. Gardiyanlarda öyle…hele hele Başgardiyan Hamido adı yeter ve artardı..İnfaz memur Erol bey ise çok centilmen bir kişiliği vardır.

 

Günler günleri, aylar ayları kovaladı… Günlük gazeteleri okuyor. Kütüphane çok zengindi. Zeki abi isimli değerli bir kişi bakardı. Bir süre Zeki abinin yardımcısı olarak kütüphanede çalıştım. Kütüphanede aldığım cumhuriyet döneminin yazarlarının tümünün romanlarını okudum… Daha sonra değişik eserler okuma olanağını buldum…

 

Her gün sat 08.00 kapılar açılır.Havalandırılmaya çıkılır.Akşama doğruda gardiyanlar havalandırmada sayım yapar sıraya giren mahkumlar sayı saymaya başlar…1….25”Allah kurtarsın” temennisiyle koğuş kapıları kapanır ve hapishaneyi bir hüzün kaplar…

Arada sırada atölyeler e ait çok geniş havalandırma alanında idarece konserler düzenlenir tutuklu ve hükümlüler bir günde olsa felekten bir gün çalışmış olurlar…

 

Hapishanenin üst kısmında spor salonu vardı. Zaman zaman oraya gider halter çalışırdım…

 

Hapishanede zoruma giden bir olay vardı.Kantine ne zaman peynir siparişi versek,istediğimiz miktardan az gelirdi.Parasını ödediğimiz halde bu durum zorumuza gideriz..

 

Daha sonraki araştırmalarımızda kantine bakan hükümlü meğer tarizinin alt kısmına sakız yaptırmış.250 gram peynir istediğinizde 200 kg. peynir gelmesinin nedeni bu imiş.

 

Cezaevi Müdürü İstanbul Sağmalcılar Cezaevine gidince Müdürlüğe vekâleten bakan İnfaz memuru Erol Bey koltuk sevdasına düştü. Bazı mahkûmlarla iş birliği yaparak onları bazı vaatlerde bularak eski müdür istemediklerine dair bir isyan çıkarmaları istedi.

 

Yapılan senaryo gereğince tüm tutuklu ve hükümlüler atölye bahçesinde toplandı. Müdürlüğüne bakan Erol Bey hâkim bir pencerede bahçedekilere seslenerek ne istendiğini sordu. İsyan olayının başını idamlık Selahattin adlı bir mahkûm yürütmekteydi. Buda Erol beyle işbirliği yapan kişilerden biriydi. Karadeniz de nam yapan bir mahkûmdu…

 

(Bu arada bir önemli dipnot düşmek isterim: Samsun cezaevinde akşam sayımından sonra kapıları gardiyanla birlikte bir mahkûm kitlerdi. Bu benim çok dikkatimi çekmişti. Sonradan bu mahkûmun idamla cezalandırıldığını öğrendim.Şen ve şakrak bir kilşiliği vardı. Daha sonra bu mahkum Samsun Cezaevinin  tarafındaki avluda idam  edildi.)

 

Erol Bey'in müdür kalması, eski müdür ve başgardiyan Hamido'yu istemediklerini işbirlikçi mahkûmlar talep ettiler.

 

Sonuçta bu talep Adalet Bakanlığına intikal edilince, Erol beyin tertibi ortaya çıktı. O anda koğuşlarda sürgün korkusuyla idareye karşı başkaldırı başlattılar. Koğuşların salona bakan kapılar kırıldı. Pencere camlar aşağıya indi. Çok geçmeden güvenlik güçleri olaya müdahale etmeye başladılar… Kurşunlar vızıldayıp duruyordu. Barut'tun yarattığı yoğun duman  kokusunda göz gözü görmez oldu… Hapishanenin uzun koridorunda idareye doğru hareket eden bir gurup, güvenlik güçlerinin Müdahalesine maruz kaldı. Çok sayıda ölü ve yaralılar vardı…

 

Bu isyan Samsun hapishanesi tarihin meydana gelen en büyük isyandır.

Bu arada 9.koğuşta da yemekhane kapınsa dolapları yığarak siper alındı.  Burada can kaybı yoktu. Can kaybı salt uzun koridor da bulunanlarda oldu.

 

Cankurtaranların ölü ve yaralılar hastaneye kaldırıldı.

 

Bir sürü yetkililer geldi. Bir sürü vaatler yapıldı isyan duruldu kısmen…

 

O arada kafaya taktığımız kantinciyi tokatlamak için kantine doğru birkaç arkadaşla yöneldik. Kantin önü çok kalabalıktı. Bu kalabalık kantinciyi aralarına aldıklarını ve tartakladıklarını tanık olduk. Ve kendi kendimiz” eyvah geç kaldık.” Öylece kantinci sakız vurgunun cevabını misli ile almış oldu.

 

İsyan sonucunda o demir yumruk disiplin birden bir çöktü. Hapishanede başıboşluk doğdu… İsyan sonrası erzail kesilen gardiyanların bazı görevden alındı,  bazıları da kuzu kesildi. İnfaz memuru Erol Bey görevden alınıldı.

Devam edecek…

YAĞMUR YAZIYOR...

Yorum Ekle