VAN - Kürt sorununun çözümsüzlüğü nedeniyle bölgede 1990'lı yıllarda yaşanan yoğun çatışmalar döneminde köyleri askerler tarafından boşaltılan yurttaşlar, göç ettikleri topraklara "çözüm süreci" tartışmaları ile birlikte tekrar geri dönüyor.
Gittikleri metropollere alışamadıkları gibi sefalet içerisinde yaşamak zorunda kalan yurttaşlar, kültürel soykırıma da maruz kaldıklarını belirtiyor.
1990'lı yıllarda devlet tarafından dayatılan koruculuğu kabul etmeyen yurttaşların, köyleri boşaltıldı ve ardından evleri yakıldı. 90'lı yıllarda yakılan evlerde halen o dönemin izleri duruyor.
Köylerine geri dönen yurttaşlardan imkanları olanlar yeni yaptıkları, imkanı olmayanların ise onardıkları evlerinde yeniden hayata tutunmaya çalışıyor.
Van'ın Gevaş (Westan) ilçesinin Daldere (Geliye Qarqar) bölgesindeki Anaköy (Xurtîs) köyü 1994 ve 1996 yılında köylülerin koruculuğu kabul etmemesi üzerine 2 defa yakılmış. 1994 yılında köyleri yakılınca Mersin'e zorunlu olarak göç etmek zorunda kalan Mehmet Selim İpek (50) isimli yurttaş, Mersin'de de barınamadıklarından dolayı 10 yıl sonra yakılan köylerine geri döndüklerini söylüyor.
Devletin kendilerinden korucu olmayı istediğini aktaran İpek, "Biz korucu olmayı ve silah almayı kabul etmeyince askerler evlerimizi ateşe verdiler. Bizi kendi köyümüzde barındırmadılar. Mecburen göç etmek zorunda kaldık. Devlet burada bize 90'lı yıllarda çok zulüm etti. Bizi rahat bırakmadı. Devlet bize türlü türlü işkenceler yaptı. Birkaç yıl önce kendi köyümüze geri döndük, ama devletin harabeye dönüştürdüğü evlerimizin durumu ortada" dedi.
'Köyümüzde bir ağaç dahi bırakılmadı'
Devletin asker eliyle 1994 yılında evlerini ve köylerini yaktığında göç etmek zorunda kaldıklarını söyleyen Alaattin Aladağ (47), köy yakılınca köyde yaşayan köylülerin Türkiye'nin çeşitli metropollerine göç etiğini ifade etti. Kendisinin de Van'ın merkezine göç ettiğini dile getiren Aladağ, şunları ifade etti: "Ailem ile beraber 1994 yılında Van merkeze göç ettik. Burada 12 yıl kaldıktan sonra tekrar 2006 yılında köye geri döndük. Devlet bize çok hakaretlerde bulundu, köylerimizi yaktı. Şimdi bütün köy harabe olmuş. Daha önce köyde 50-60 aile yaşarken bunlardan şimdi sadece 10-15'i köye geri döndü. Bütün köyü yaktılar. Bize ne bir ağaç kaldı ne bir tarla, ne de hayvanımız kaldı."
'Devlet bize çok zulüm etti'
Köyün en yaşlılarından 85 yaşındaki Kudret Çiftçi ise, köyden devletin zulmü nedeniyle göç etmek zorunda kaldıklarını, askerlerin köye gelerek baskı yaparak korucu olmalarını istediklerini belirterek, bunu kabul etmeyince köylerinin yakıldığını söyledi. Çiftçi, "Devlet bize baskı ile koruculuğu kabul ettiremeyince çocuklarımızı tutuklayarak, cezaevlerine koydu. Bizi perişan etti. Biz devletten inanılmaz bir zulüm gördük. Çocuklarımızı cezaevlerine koyunca evde torunlarım aç kaldı. En son evlerimiz de yakılınca biz de Van merkeze göç etmek zorunda kaldık" diye konuştu.
'Canımızı kurtarmak için göç ettik'
Askerlerin köye gelerek köyde yaşayanlara hakaret ettiğini söyleyen Münevver İpek (45) de, "Biz korucu olmayı kabul etmeyince bize zulüm ve hakaret etmeye başladılar. Bütün köylüleri biraraya toplayarak 'Sizi öldürürüz. Sizi tararız' dediler. Bütün köylüleri köyden sürgün ederek mağdur ettiler. Biz de kendi canımızı kurtarmak için göç ettik. Buradan Mersin'e göç ettik. Mersin'de sabahtan akşama kadar 10-15 TL'ye çalışıyorduk. Orada geçinemediğimizden dolayı tekrar köyümüze geri döndük. Köyümüz tümüyle harabeye dönmüştü. Biz yeniden evlerimizi onararak yaşamaya çalışıyoruz" dediç. DİHA