SON DAKİKA

Baydemir, RTÜK'e Dizileri Şikayet Etti

21 Mayıs, 2012 14:09 Güncelleme: 21 Mayıs, 2012 14:09 Baydemir, RTÜK'e Dizileri Şikayet Etti

Osman Baydemir, RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun'a dizileri şikayet etti.

 

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, RTÜK'ün düzenlediği seminerde RTÜK Başkanı Prof.Dr. Davut Dursun'a dizileri şikayet etti. Baydemir, Çok açık ve net. Dostluğun dilini değil, öfkenin dilini yaygınlaştıran yayınlar var. Elbetteki özgürlük olmalı.Ama bu insanları barış ortamı içinde yaşatmaya katkı sunmalıdır, ötekileştimemelidir, hor görmemelidir. Gerçek dünyadan çok farklı bir dünya varmış gibi bir yanlış algı sürecine götürmemelidir dedi.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından düzenlenen 'Yerel ve Bölgesel Medya Hizmet Sağlayıcıları Eğitim Semineri' Diyarbakır Green Park Otel'de başladı. Seminere RTÜK Başkanı Prof.Dr. Davut Dursun, Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, Dicle Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Ayşegül Jale Saraç, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ve çok sayıda medya mensubu katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan seminerde RTÜK Başkanı Prof.Dr. Davut Dursun açılış konuşması yaptı. Görsel ve işitsel medya hizmetlerinde en önemli argümanın ifade özgürlüğünün kullanılması olduğunu vurgulayan Dursun, bu alanı sadece devlet tekeline bırakıldığında ifade özgürlüğünün kısıtlandığı anlamına geldiğini belirtti.

'18 YIL GEÇMESİNE RAĞMEN HALA TAHSİSİ KONUŞUYORUZ'

Dursun, ifade özgürlüğünün çerçevesinin genişletilmesinin aynı zamanda özel radyo ve televiyonların bu alana girmesine imkan tanıdığını belirtti. Dursun, 1993 yılında anayasada yapılan değişiklik ve 1994 yılında 3984 sayılı yasanın çıkarılması ile bu alanın düzenlenmesi ilk kez mümkün olmuştur. İleriye yönelik yapılan tahminlerin gerçekleşmemesi üzerine, Türkiye görsel ve işitsel medya hizmetlerindeki etkinlik verimlilik açısından çok başarılı bir sınav vermemiştir denebilir. Bu yasa frekans planlanmasını tahsisi öngörmüştü. Fakat bu süreç sağlıklı işlemedi. Her ne kadar iki kez frekans tahsisine yönelik çalışma yapılmış ise de bu çalışma başarıyla neticelenmemiştir. Aradan 18 yıl geçmesine rağmen hala tahsisi konuşuyoruz, tahsisi başarabilmiş değiliz. Bir takım faktörleri üst üste koyduğumuzda 3984 sayılı yasa ihtiyaçlara cevap verememiştir. Bir taraftan sorunları çözememiş diğer yandan beklentileri karşılayamamıştır. Uzun bir aradan sonra yasayı tadil ettik ve 3 mart 2011 tarihinde resmi gazete yayınlanan 6112 sayılı yasa ile 3984 sayılı yasayı değiştirmiş olduk. Böylece artık yeni yasa yeni bakışla, standartlar ve öngörülerle uygulamaya girmiş oldudedi.

'RTÜK'Ü İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ GARANTİ EDEN BİR KURUM OLARAK TANIMLAMAYA ÇALIŞTIK'

Radyo ve televizyonun ifade özgürlüğünün önemli bir mecrası olduğunu ifade eden Dursun, Ancak hiç bir ifade özgürlüğü sınırsız değildir Bununda kendine göre uyulması gerekli bir takım ilkeleri vardır. Buna yayın ilkeleri diyoruz. Bu yasada RTÜK'ü ifade özgürlüğünü garanti eden bir kurum olarak tanımlamaya çalıştık. Önceki yasada ifade özgürlüğüne yönelik bir vurgu yoktu. Bu alanın en önemli özelliği ifade özgürlüğüdür ve bu vurgu öne çıkmıştır. 6112 sayılı yasa Avrupa standartlarında bir yasadır.Teknolojik gelişmeleri önceleyen bir yasadır. Akıllı işaretler sistemi yasal dayanağa kavuştu. Hala bazı yayıncıların işaret kullanmadan yayın yaptıklarını biliyoruz. Bu arkadaşlara bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Bu bir yasal zorunluluktur ve her programın içeriği hakkında sembol kullanmak mecburiyetindesiniz dedi.

BAYDEMİRSIKINTILI, HEMDE ÇOK SIKINTILI BİR DİL KULLANAN DİZİLER VAR

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, yaptığı konuşmada RTÜK Başkanı'na dizileri şikayet etti. Düşünce ve düşünceyi ifade etme hürriyeti, fikir hürriyeti ve vicdan hürriyetinin özgürlüklerin anası olduğunu ifade eden Baydemir, şöyle dedi

Fikir ve vicdan hürriyeti olmazsa diğer tüm hürriyetler eksik kalacaktır, yetmez olacaktır ve toplumda mülazalar musibetlere dönüşecektir. Müsibetler de büyük belalara kaynaklık edecektir. İzleyici olarak bana sorarsanız kin ve nefretin değil hoşgörünün dilini, kaosun değil istikrarın dilini, çatışmanın ve savaşın değil barışın dilini, tekçiliğin değil çoğulculuğun dilini, milliyetçiliğn değil evrensel değerlerin dilini, farklılıklarımızı değil ortak değerlerinmizin dilini, vesayetin değil özgürlüklerin dilini,ayrıştırıcı değil birleştirici, ortak paydada buluşturucu bir yayıncılık dilini oluşturan bir mekanizmanın var oluşunu yürekten isterim. Önümüzdeki zamanlarda bölgemizde ve ülkemizde çok dilli yayıncılık ihtiyacı kendini daha çok hissetirecektir. Toplumun tüm ihtiyaçlarına yanıt olmak konusunda şimdiden kendimizi hazırlamamız gerekir. Bir izleyici olarak başka bir sıkıntımı, rahatsızlığımı ifade etmek istiyorum.

Ülkemiz genelinde giderek yaygınlaşan ve içinden nasıl çıkılacağı muamma olan dizi realitesi, gerçekliği var. Ulusal medyamızda giderek bir hastalığa dönüşen bu konuyla ilgili bir müşahade, istişare ve ortak akıl oluşturmaya şiddetle ihtiyaç var. Şüphesiz iyi diziler var. Sıkıntılı, hemde çok sıkıntılı bir dil kullanan dizilerde var. Diyarbakır'ın, Antep'in veya Urfa'nın, Hakkari'nin şivesiyle konuşan bir yurttaşımız İstanbul'da sarı bir taksiye bindiğinde, o bahsettiğimiz dizileri izleyen bir taksicinin o yurttaşımıza nasıl davranacağı konusunda benim endişelerim var. Çok açık ve net. Dostluğun dilini değil, öfkenin dilini yaygınlaştıran yayınlar var. Elbetteki özgürlük olmalı.Ama bu insanları barış ortamı içinde yaşatmaya katkı sunmalıdır, ötekileştimemelidir, hor görmemelidir. Gerçek dünyadan çok farklı bir dünya varmış gibi bir yanlış algı sürecine götürmemelidir.

Yorum Ekle