SON DAKİKA

Tenzil-i rütbe

27 Ağustos, 2011 08:39 Güncelleme: 27 Ağustos, 2011 08:39 Tenzil-i rütbe

Ben Adana'da canla başla çıkarken, 1. Milliyetçi Cephe Hükümeti kuruldu. Tüm kamu kurumlarında bir memur kıyımı başlatıldı. Niteliğine değil, ideolojik ve siyasi eğitimlerine bakılarak yapılan atamalarla, devlet dairelerini siyasi bir mücadele arenasına çevirdiler.

Eskiden, devlet dairelerinde farklı eğilimde olan insanlar bir arada çalışabiliyorlardı. Herkes kimin dinci, milliyetçi, liberal, sosyal demokrat ve sosyalist olduğunu bilirdi. Ama meslektaş olma, aynı işyerlerinde çalışma da önemsenen ortak insani bir değerdi. İdeolojik ve politika tartışmaların dostluğu bozacak bir düzeye çıkmasına özen gösterildi. Tayin ve terfilere politika karıştırılmaz, beceri ve liyakat önde tutulurdu.

1. MC'nin kuruluşuyla birlikte, bu dostluk ilişkisi tahrip edildi. İşyerlerindeki o demokratik, barışçı uzlaşma anlayışı yok edildi. Devlet daireleri, birer siyasi organ haline getirildi. Cami, okul ve kışladan sonra, politika devlet dairelerine de sokuldu.
Memur ve işçiler milliyetçi, muhafazakâr ve ırkçı partilerin militanı olmaya zorladılar.
Beni de, Adana YSE Bölge Müdürlüğü görevinden alıp, Adapazarı YSE Müdürlüğü emrine atölye mühendisi olarak atadılar.
Yeni mezun bir mühendisin bile atanamayacağı bir görevdi bu. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez böylesi bir tenzil-i rütbe olayı yaşanıyordu.

Beni bu göreve atayan Genel Müdür Yardımcısı, Adapazarlı bir Gürcüydü. "Ben o Kürt'ün anasını Gürcülere s…tireceğim." Diyerek beni memleketine tayin etmişti. O günlerde tayin edilenler ya senelik izinlerini kullanıyor ya da doktor raporu alıyor ya da araya Milliyetçi Cephe yanlısı tanıdıkları koyup tayinleri durdurmaya çalışıyor veya istifa etme zorunda kalıyorlardı.
Uzun yıllar senelik iznimi kullanmamıştım. Bu hakkımı bile kullanmaya gerek duymadan, gidip yeni görevime başladım.

Önce, Adapazarı'nın bağlı olduğu İstanbul Bölge Müdürlüğüne gittim. Bölge Müdürü, beni kibar bir şekilde karşıladı.
Ama daha önce Ankara'dan tanıdığım, oldukça kibar bir jeolog, bana döndü ve "İşte biz adamı böyle yaparız. Bize bir vurana biz iki vururuz." Dedi. Estirilen ırkçı şoven propagandanın insanları nasıl ilkel ve vahşi yaptığını görüp hayretler içinde kaldım.

Gerekli işlemler yapıldıktan sonra, Adapazarı'na gidip göreve başladım. İdare binasında çalışmama izin verilmedi. Atölye'nin bir köşesine konulan bir masada oturmamı ve gerekli talimatı, işçi statüsünde olan atölye formeninden alacağımı söylediler. İyi karşılamayacağımı biliyordum ama böylesi bir muameleyi de doğrusu hiç beklemiyordum. Tahminimden çok daha büyük zorluklarla karşılaşacağımı anlamıştım. Gururunu kırmak için, Grekli her şeyi yapacakları ortadaydı. Kararım kesindi, dayanacak ve kendimi kabul ettirmek için ne gerekiyorsa onu yapacaktım. Her şeyden önce, mesleki becerime, sosyalleşmiş kimliğime v sevecen karakterime güveniyordum.

Hemen bir işçi tulumu diktirip, giydim ve işçilerle beraber arabaların altına yatmaya başladım. Mesleki bilgi ve becerimi gören, onlar gibi yağlı ellerle arabaların altına yatmamı izleyen atölye işçileri, bana yakınlaşmaya başladılar. Deneyimin ve mesleki bilgim gereği, atölye dışındaki (şoför, yağcı, ambarcı, ayniyatçı) kimselere yaptığım mesleki yardımlarla, yavaş yavaş tüm işçi ve memurların sevgisini kazanmaya başladım.

İşyeri dışında da şehirdeki devrimci, demokratik kişilerle ilişki kurdum. Yerli halkla kurduğum diyalog sonucunda, birçok Adapazarlı beni ziyaret etmeye başladı. Bu durum karşısında genel müdürlükten verilen emre karşın, kimse üzerime gelmedi. Belli bir zaman sonra sendikacılarla da dostça ilişkiler kurabildim.

Şehirdeki nişan, düğün, sünnet gibi yerlere çağırıldım. "Benim anamı şey edeceğini" söyleyen yöneticinin öz kardeşi bile, benim için ağabeyine küfür etmeye başladı. Adapazarı'nda tulum giyip, arabaların altına yatan eski bölge müdürünü merak edip beni görmeye gelenler oldu. Umduğumdan da fazla bir ilgiyle karşılaştım ve beklemediğim bir şekilde meşhur bir adam haline geldim.

Bu atamanın yasalara haykırı olduğu gerekçesiyle, Köy işleri Bakanlığı aleyhine İdari Mahkeme'de dava açtım. Mahkeme, yürütmeyi durdurma kararı verdi ama bakanlık bu kararı yerine getirmedi.

Yorum Ekle