SON DAKİKA

AVRUPA BİRLİĞİ MUŞ´TA FORUM DÜZENLEDİ

Avrupa Birliği´nin Kültürel Miras Yılı kutlamaları çerçevesinde düzenlenen “Genç Nesiller Kültürel Mirasla Buluşuyor” gençlik forum´una Muş Alparslan Üniversitesi (MŞÜ) ev sahipliği yaptı. 06 Ekim, 2018 02:28 Güncelleme: 06 Ekim, 2018 02:28 AVRUPA BİRLİĞİ MUŞ´TA FORUM DÜZENLEDİ

Muş Alparslan Üniversitesi (MŞÜ) ev sahipliği yaptığı, Avrupa Birliği´nin (AB) Kültürel Miras Yılı kutlamaları çerçevesinde, 'Genç Nesiller Kültürel Mirasla Buluşuyor Forumu´na ilgi oldukça yoğundu. Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu tarafından 1071 Malazgirt Kongre ve Kültür Merkezi´nde düzenlenen, ünlü yönetmen ve oyuncular ile Türkiye´nin dört bir yanından gelen yüzlerce genci Muş´ta buluştu. Düzenlenen programa Vali Aziz Yıldırım, AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger, Belediye Başkanı Feyat Asya, Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat, üniversite personelleri ile çok sayıda öğrenci katıldı. ilk olarak saygı duruşu ve akabinde İstiklal Marşı´nın okunmasıyla başlayan  Programın açılış konuşmasını yapan Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat, şunları aktardı:  “Kültürler aslında kopyalanamayan, taklit edilemeyen özgün değerlerdir. Biz aslında burada yapmış olduğumuz bu etkinlikle kopyalanamayan, taklit edilemeyen değerlerimizi, kültürlerimizi, yine kopyalanamayan, taklit edilemeyen başka değerlerle, kültürlerle mukayese etme imkânına sahip oluyoruz” ifadelerini kullandı.

Burada bir konuşma yapan AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger böyle bir programda ilk defa muşta bütün gençlerle bir araya geldiklerini aktararak şunları söyledi: “Muş ve etrafında biraz gezinti yapma fırsatımız oldu ve çok güzel gün geçirdik. Ziyaret etmemiz gereken yerleri öneren herkese teşekkür ediyoruz. Gerçekten çok muhteşemdi. Avrupa Delegasyonu 10 yıldır buna benzer gençlik forumları düzenlemeye devam ediyor. Ancak biz bu organizasyonda, sadece öğrencilerle değil hayatın tüm alanından gençlerle ilk kez bu şekilde birlikte hareket edip, bir araya geliyoruz” dedi.

“Kültürel Mirasları, Ulusal Kimliklerinin Tanımlayıcı Öğeleridir”

Berger´in konuşmasının ardından konuşan Muş Valisi Aziz Yıldırım, Kültürel mirasların korunması, ulusal kimliklerin korunması ile eşdeğer olduğunu vurgulayarak şunları aktardı: “Kültürel miras, bir toplumun üyelerine ortak geçmişlerini anlatan, aralarındaki dayanışma ve birlik duygularını güçlendiren bir hazinedir. İnsanların tarih boyunca biriktirdikleri deneyimlerin ve geleneklerin devamlılığını, geleceğin doğru kurulmasını sağlar. Toplumlar için kendi kültürel mirasları, ulusal kimliklerinin tanımlayıcı öğeleri olarak görülmektedir. Kültürel mirasların korunması, bir nevi ulusal kimliklerin korunması ile eşdeğerdir. Hatta toplumlar bu değerleri kendi kültür mirasları olarak sahiplenebilmek için bu öğelerin kökeni üzerine bilimsel araştırma faaliyetlerine girişmişlerdir. Şüphesiz bu sahipleniş oldukça önemlidir, çünkü bu alana yönelik çalışmaların artmasına, bu değerlerden unutulmaya yüz tutanların ortaya çıkarılmasına olanak sağlamaktadır. Örneğin; Göktürk kitabeleri. Bugünkü Moğolistan da olan eserlerden 18. Yy kadar kimsenin bilgisi yoktu. İlk olarak 1896 yılında Danimarkalı Vilhelm Thomsen tarafından okunan kitabeler bütün insanlık tarihinin geçmişini değiştirecek kadar önemli olacağını kimse tahmin edemezdi. MS. 8. Yy da yazılan eserlerde ilk kez Türk Adı geçmektedir. Devletin nasıl yönetileceği, nasıl var olacağı devletin ve milletin birbirine olan karşılıklı görevlerinden bahsetmektedir.

Türk milleti olarak tarihte 16 devlet kurabilmiş olmamızın en büyük özelliği geçmiş ile bağlantımızın hiç kopmamasındandır. Son yıllarda ata yadigarı olan han hamam kervansaray köprü su kemeri vb. tarihi eserler dünyanın neresinde olursa olsun bulunarak, gün ışığına çıkarılıp restorasyon işlemleri büyük bir çaba ve titizlikle yapılmaktadır. Bu çalışmalar neticesinde sadece ülkemiz sınırlarında 5 bin 60 tane kültür varlığının restorasyonunu yapılmıştır. Ülke sınırlarımızda ise en son bölücü örgütün saldırılarında büyük zarar gören Nusaybin Zeynel Abidin Camii ve Diyarbakır Sur Ermeni Protestan Kilisesi de yer alıyor. Ülkemizin farklı şehirlerindeki ibadet mekânlarının hiçbir ayrıma, hiçbir ötekileştirmeye maruz bırakılmadan sahiplenilmesi, bizim diğer inanç mensuplarına bakış açımızı göstermesi açısından çok önemlidir. Ülke sınırlarımız dışında; Saraybosna´da harabe haldeki İsa Bey Hamamı ve Gradişka Derviş Hanım Medresesi aynı şekilde Saraybosna´daki Başçarşı Camii ve Travnik Alaca Camii ile Banyaluka´daki Arnavudiye Camii, Makedonya´nın Manastır şehrinde 100 yıldır kapalı ve tamamen harabe durumda bulunan Haydar Kadı Camiisi gibi eserlerin tekrar dünya milletlerinin kullanımı sağlanmıştır. Restore edilen eserler arasında camiler, mescitler, kütüphaneler, yurtlar, köşkler, türbeler, tekkeler, han, hamam, kervansaraylar yanında kiliseler ve havraların da bulunmaktadır. Bu da bizim çok farklı kültürleri de bünyemizde barındırdığımız ve misafirperverlik gibi kültürel değerlerimizin bir yansımalarıdır. Ülke içi ve ülke dışında yapılan restorasyon işlemleri ile Türk milletinin ne kadar geniş bir coğrafya da kültürel izler bıraktığının kanıtıdır. Ecdadımız tarafından kullanılan ve bizimde hala kullandığımız simge ve semboller örneğin; mimari yapılarındaki kuş yuvası figürü, turkuaz renkteki çini işlemeleri,  tarihi sembollerimiz olan At, Kartal, Kurt gibi hayvanların yanı sıra işlemelerinde kullandıkları Lale figürü ki Muş´un da sembolü olan figürdür. Velhasıl kelam bizim ecdadımız ile aramızdaki bağ tarih sahnesine ilk çıktığımız günden bu yana diri ve güçlüdür. Biz bu bağı ne kadar daha güçlü tutarsak bizim tarih sahnesinde var oluşumuz da o kadar güçlü olacaktır. Biz Türk milleti olarak var olan, sosyal yaşantımızdan, ticarete, savaş alanı ahlakından, düğün geleneklerimize kadar örf ve adetlerimizi yani soyut ve soyut olmayan kültürel miras öğelerimize sahip çıkmalıyız. Bu konuda siz gençlere güvenimiz tamdır. Bu duygu ve düşüncelerimle bu programın yapılmasında emeği geçenlere ve siz değerli katılımcılara ayrı ayrı teşekkür ederim. Bu programın özelde ilimize ve bölgemize genelde de ülkemize ve gönül coğrafyamıza hayırlı uğurlu olmasını temenni ederim” diye konuştu.

Konuşmalar sonrasında gençlik forumu, ünlü isimler Kel Hasan Efendi Kavuğu (Dümbüllü Kavuğu) Mirasçısı Oyuncu Rasim Öztekin, Muşlu sahne sanatçısı Veysel Diker, Yönetmen Yüksel Aksu ve yönetmen Jale İncekol katılımcılarla fikir alışverişinde bulunmasıyla sürdü.

Ayrıca program, kültürel mirasın korunmasının neden önemli olduğunun tartışılmasıyla devam etti.

 

Yorum Ekle