SON DAKİKA

BİR İL, BİR EVLİYA; 06 ANKARA MEHMED EMİN EFENDİ ANKARAVİ HAZRETLERİ

11 Aralık, 2020 08:49 Güncelleme: 11 Aralık, 2020 08:49

BİR İL, BİR EVLİYA

06 ANKARA MEHMED EMİN EFENDİ ANKARAVİ HAZRETLERİ

Selam aleykum değerli gönül dostlarımız, bir kez daha uzun bir aradan sonra sizlerle buluşmanın mutluluğu ve bir o kadar da yazdıklarımızı geciktirdiğimiz için derin bir mahcubiyetin içindeyiz. Sizleri bu denli ve uzun müddet beklettiğimiz için kusurumuz af ola!

Sevgili dostlarımız, hatırlarsanız yüce rabbimizin izniyle güzel ve bir o kadar da güzide olan vatan toprağımızın sınırlarında yerleşen büyük velileri önce tanımaya ve bu vesileyle tanıtmaya niyetlendik. İş ve kalbimiz bizleri bu yönde Bir İl, Bir Evliya başlığı altında sizlerle buluşturdu. Hamd olsun o yüce rabbimiz vatan toprağımızın her bir köşesinde ayrı bir gönül ehli insanını bizlere sundu. Bizler de açıkçası bu aşamada plaka sırasına göre her bir memlekettin güzide insanlarını yazmanın çabasına giriştik. Çoktandır yazmaya ara verdiğimiz bu yazılarımızda bugün nasipse Ankara´dan kaldığımız yerden devam edip, burada muhterem Mehmet Efendi Ankaravi hazretlerini yazmaya çalışacağız. Rabbim bizleri o yüce kelam sahiplerin duasına mazhar, kendi rızası yolunda muvaffak etsin. Âmin.

Kıymetli dostlarımız, Mehmed Emin Efendi hazretleri, Osmanlı Devleti´nin şeyhülislamlarından kırk dördüncüsü ve Hanefi mezhebi fıkıh âlimlerindendir. Hakiki ismi Muhammed bin Hüseyn olduğu kaynaklarca belirtilir. Başlıkta okumuş olduğunuz Ankaravi nisbetiyle veya Ankaralı Mehmed Emin Efendi diye ün kazanmıştır. Mehmed Emin Efendi hazretleri 1619 senesinde Ankara´da doğar. Muhterem babası Hüseyn Efendi büyük bir âlim zat idi. İlk tahsilini babasından yaptıktan sonra İstanbul´a gelen Mehmed Emin Efendi hazretleri, akli ve nakli ilimleri öğrendi. Şeyhül-İslam Yahya bin Zekeriyya´nın hizmetinde bulunup mülazım yani o dönem itibariyle stajyer müderris oldu. İlmi üstünlüğe ulaştıktan sonra, bazı medreselerde müderrislik yapar. Daha sonra ki dönemlere baktığımızda ise Sultan Dördüncü Mehmed Han zamanında sırasıyla Yenişehir, 1665 senesinde Bursa, 1668 senesinde Mısır, 1670 senesinde İstanbul kadılığı yaptı. Aynı sene içinde Anadolu kadıaskerliğine yükseltildi. Altı sene kadar bu vazifede kaldıktan sonra Ankara kadılığına tayin oldu. Orada hem kadılık, hem ilim öğretmekle meşgul oldu. 1686 senesinde, Şeyhülislam Çatalcalı Ali Efendi vazifeden alınınca, onun yerine Şeyhülislamlık makamına yükseltildi.

Kendileri, "Fetâv´el-Ankaraviyye" kitabında buyuruyorlar ki: Kabirde Münker ve Nekîr adında iki meleğin suâl sorması haktır. Onlar iki melek olup, meyyit kabre konduğu zaman, meyyitin yanına gelirler, onu doğru olarak oturturlar. Rabbin kim? Peygamberin kim? Dînin ne? gibi sorular sorarlar. Kabir azâbı haktır. Allahü teâlâ Mü´min sûresinin kırkaltıncı âyet-i kerîmesinde meâlen; "Fir´avn´a ve adamlarına, her sabah ve akşam gidecekleri Cehennem ateşi gösterilir. Kıyâmet koptuğu gün de; "Fir´avn kavmini en şiddetli azâba sokun" denilecektir" buyuruyor. Yani, kıyâmet gününden önce onlar ateşe arz olunurlar. Bu ise, kabir azâbından başkası değildir. Kıyâmet günü haktır. Ona îmân etmek farzdır. Mîzân haktır. Onun iki kefesi ve bir dili vardır. Onda, Allahü teâlânın kudreti ile O´nun dilediği şekilde ameller tartılır. Mîzân´ın büyüklüğü, gökler ve yer tabakaları kadardır. Cehennemden kurtulanların sevâbları, Cehennemliklerin ise günahları ağır gelir. Bunların yanı sıra fıkıhla ilgili bütün nakilleri, inceliklerine kadar bilirdi. Fıkıh ilminde, zamanında ondan daha yüksek birisi yoktu. Bir hükmü vermeden önce bütün kavilleri ve nakilleri araştırır ve en sonunda hükmünü verirdi. İlmiyle âmil, zekî, akıllı, güzel ahlâk sahibi idi. Cömert ve kerem sahibi olan Mehmed Emîn Efendi, İstanbul´da bir medrese inşâ ettirmişti. Şeyhülislâmlığı ve kadılığı esnasında, adâlet ve doğruluk üzere hükmetmiş, tevâzu sahibi bir âlim idi. Allah (c.c.) kendisinden razı olsun. Âmin.

Fıkıh ilmindeki derecesi çok yüksek olan Mehmed Emîn Efendi´nin, “Fetâvâ el-Ankaraviyye” adıyla bilinen fetvâlarını topladığı bir eseriyle birlikte, “Tefsîr-u Âyet-il-Kürsî” adlı bir başka eseri daha vardır. “Tehvîr-ül-Ebsâr” adlı esere yazdığı haşiyesi de meşhûrdur.


Muhterem dostlarımız, bizler bu yazımızda Mehmet Efendi Ankaravi hazretlerini yazmaya çalıştık. Rabbim nasip ederse bir sonraki yazımızda 07 Antalya diyeceğiz. Nasip bu ya ömür cenabı hakkın verdiği en büyük nimetlerden bir tanesidir. Bu fani ömrü dolu dolu yaşamak ve yaşayanlardan ders almak niyetiyle bir sonraki yazımızda görüşmek dileğiyle selam ve dua ile kalın…


Kaynaklar

1) Evliyalar Ansiklopedisi

2) Osmanlı Evliyaları